Osmanlı Biyografik Kaynaklarında Bir Himaye Tabiri Olarak “Zimmet”

Author:

Number of pages:
721-731
Language:
Türkçe
Year-Number:
2023-Volume 18 Issue Ö1

Tarihte düzenli bir imparatorluk yapısının görüldüğü devirlerden itibaren Çin, Hint, Roma, Sasani ve Abbasî gibi dönemlerine yön vermiş pek çok devlette kurumsal olarak mevcut olan himaye, Doğu ve Batı Dünyası’nın tek erkli yönetimlerinde hem sanatçının daha rahat koşullarda sanatını icra etmesi hem de haminin isminin ölümsüzleşmesini sağlayan bir sistemdir. İslam kültür dairesindeki diğer devletlerde olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de mevcut olan sanat himayesine dair Osmanlı dönemi biyografik kaynaklarında dikkate değer kayıtlar yer alır. Osmanlı devletinde himayenin maddi ve manevi yönünü vurgulayan bazı kelime ve tabirler ile bunların biyografik kaynaklarda kullanımına ilişkin daha önceki çalışmalarda tespitler mevcuttur. Bu makalede ise bunlara ilave olarak “zimmet” kelimesinin himaye bağlamında kullanımı değerlendirilecektir. Bu amaçla Osmanlı sahası şair tezkireleri ile Şakâiku’n-Nu’mâniyye tercüme ve zeyilleri taranmış, kelimenin kullanıldığı tamlamalı yapılar ve ibare içerisinde birlikte yer aldığı diğer kelimeler tasnif edilmiştir. Osmanlı şair tezkirelerine modellik etmiş olması açısından Farsça şair tezkirelerinde benzer bir kullanımın olup olmadığını tespit etmek için de Osmanlı sahasını en çok etkileyen Lubâbü’l-Elbâb, Devletşah ve Tuhfe-i Sâmî tezkireleri taranmış ve her iki sahada elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucunda; Osmanlı sahasında 16-19.yy. arası kaleme alınan yedi şair tezkiresi ve üç Şakâik tercümesi/zeylinde “zimmet” kelimesi kullanılmış olmakla beraber bunların tamamının himaye anlamında olmadığı görülmüştür. Himayeye karşılık gelen kullanımlar, 16.yy.da Latifî (ö. 1582)’nin Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ, Âşık Çelebi (ö. 1572)’nin Meşâ’irü’ş-Şu’arâ ve Hasan Çelebi (ö. 1604)’nin Tezkiretü’ş-Şu’arâ adlı şair tezkireleri ile Mecdî (ö. 1591)’nin Şakâ’ik tercümesi Hadâ’iku’ş-Şakâ’ik ve 17.yy.da Nev’î-zâde Atâî(ö. 1635)’nin Şakâik zeyli Hadâ’iku’l-Hakâ’ik fî Tekmîleti’ş-Şakâ’ik’da bulunmaktadır. Fars tezkirelerinde 15.yy.da Devletşah (ö. 1494-95 ?)’ın Tezkiretü’ş-Şu’arâ’sında ardından 16.yy.da Sam Mirzâ (ö. 1566-67)’nın Tuhfe-i Sâmî’si ve Takiyüddîn Muhammed Kâşânî (ö. 1607-8)’nin Hulâsatü’l-Eş’âr ve Zübdetü’l-Efkâr’ında da kelimenin Osmanlı sahasındakine paralel bir şekilde maddi ve manevi himaye anlamında kullanıldığı görülmüştür.  

Keywords


The patronage, which was institutionally present in many states that were influential in their periods, such as China, India, Rome, Sassanid and Abbasid states since the times when a regular imperial structure was seen in history, is a system that enables both the artist to perform his art under more comfortable conditions and the patron’s name to be immortalised in the single authority governance of the Eastern and Western World. There are remarkable records in Ottoman biographical sources regarding the patronage of the arts, which was present in the Ottoman Empire as in other states in the Islamic cultural sphere. Previous studies identified some words and expressions emphasising the material and spiritual aspects of patronage in the Ottoman state and their use in biographical sources. In this article, in addition to these, the use of the word “zimmet” in the context of patronage will be examined. For this purpose, the Ottoman poet tezkires and the translations and addendums of Şakâik’un-Nu’mâniyye were scanned, and the phrasal constructions in which the word is used, and other words with which it appears in the phrase were classified. In order to determine whether there is a similar situation in the Persian poet tezkires since it had been a model for Ottoman literature, Lubâb al-Albâb, Devletşah and Tuhfe-i Sâmi tezkires, which influenced the Ottoman field the most, were scanned and the results obtained in both fields were evaluated.As a result of this evaluation, it was seen that although the word zimmet was used in seven poet tezkires and three Şakâik translations/addendums written between the 16th and 19th centuries in the Ottoman field, not all of them meant patronage. Among the usages that correspond to patronage are Latifî's (d. 1582) Tezkiretü'ş-Şu'arâ ve Tabsıratü'n-Nuzamâ, Âşık Çelebi's (d. 1572) Meşâ'irü'ş-Şu'arâ and Hasan Çelebi's (d. 1604) Tezkiretü'ş-Şu'arâ, and Mecdî's (d. 1591) translation of Şakâ'ik, Hadâ'iku'ş-Şakâ'ik in the 16th century. In the 17th century, there is Nev'î-zâde Atâî's (d. 1635) Şakâ'ik addendum Hadâ'iku'l-Hakâ'ik fî Tekmîleti'ş-Şakâ'ik. In the Persian tezkires, in Devletşah’s (d. 1494-95?) Tezkiretü’ş-Şu’arâ in the 15th century, and then in Sam Mirzâ’s (d. 1566-67) Tuhfe-i Sâmî and Takiyüddîn Muhammed Kâşânî’s (d. 1607-8) Hulâsatü’l-Eş’âr ve ‘Zübdetü’l-Efkâr in the 16th century, it is observed that the word was used in a manner parallel to its use in the Ottoman realm, meaning material and spiritual patronage.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 210
Number of downloads 242

Share

Turkish Studies - Language and Literature
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.