18. yüzyıl şairlerinden olan Nâmî-i Serahsî (Serahslı, Serahs kasabasından Nâmî) hayatı hakkında bilinenler sınırlıdır. Doğumu ve ölüm tarihi bilinmemektedir. Sadece Salim Tezkiresi’nde Arif Nâmî olarak anılmaktadır. Vanlı Dürrî, sadrazam İbrahim Paşa tarafından İran’a elçi olarak gönderildiğinde (1135/1722), O da Safevi padişahı tarafından iyi ilişkileri güçlendirmek üzere İstanbul’a elçi olarak atandı (1134/1721-22). İstanbul’da Sultan III. Ahmet, Sadrazam İbrahim Paşa ve diğer devlet yetkilileri tarafından kabul edildi. Şah’ın mektubunu takdim ederken çok yakın bir ilgi gösterildi; gördüklerinden oldukça şaşırdı. Karşılama esnasında tarihçi Râşid, hattat Veliyyüddin Efendi ve dönemin şairleri Dürrî, Seyyid Vehbî gibi dönemin önem şairleri ve sanatçıları hazır bulundu. Nâmî, Dürrî ve Râşid Farsça beyitler söylediler. Lale devrinin eğlencelerini yakından tanığı oldu. Her nereye gitse hediyeler verildi. . Beşiktaş sarayındaki Hüseyin Vehbî ve Nedim’in huzurunda karşılıklı şiir söylemelere katıldı. Aslında bu durum yani yöneticinin etrafındaki şair ve sanatçılar aynı zamanda Osmanlı zamanındaki “hamilik sistemine işaret ediyordu. Devlet protokolü gibi şiir söylemek içinde gerekli şartlar oluşmuştu. Bu makaleyle hem Nâmî’nin şiirleri yayınlanmış hem de bu geleneğe dikkat çekilmiştir.
Şair, bürokrat ve entelektüel Nâmî, görevi tamamlandığında yeniden memleketine döndü. Bu makaleyle Nâmî’nin memleketine dair mecmuada belirtilen yeni bilgi verildi ve eldeki şiirleri günümüz Türkçesine transkribe edilmiştir. Yayınlanan 2’si Farsça 2’si Türkçe şiirlerinin dışında da Nâmî’nin yeni şiirler bulunacaktır.
What is known about the life of Nâmî-i Serahsî (Nâmî from Serahs town), one of the 18th century poets, is limited. The poet, whose birth and death dates are unknown, was mentioned as Arif Nâmî in the Sâlim Tezkire. After Grand Vizier İbrahim Pasha sent Durrî of Van (1135/1722) to Iran as an ambassador, he was appointed as ambassador to Istanbul by the Safavid shah in the same year (1134/1721-22) in order to strengthen good relations. He is received in Istanbul by Sultan Ahmed III, Grand Vizier İbrahim Pasha and other state officials. While he was very pleased with the close attention shown to him during the presentation of the Shah's letter, he could not hide his surprise at what he saw. During the reception, the most important poet poets and artisan in his era, Chronicler Râşid, Calligrapher Veliyyüddin Efendi and poets of the period Dürrî and Seyyid Vehbî were present. He sings Persian couplets together with Nâmî, Dürrî and Râşid. He also witnessed the Tulip Era entertainments closely. He is given gifts wherever he goes, and he participates in poetry conversations in the Beşiktaş palace, in the presence of Hüseyin Vehbî and Nedim. When his duty is completed, he returns to Iran again. The stuation showed that poemts an artisian gathared near the padishah and grand veziers with the patronage system in the Ottoman literature tradation. The conditions which in speaking poems was ready. İt is published Nami’s poems and pay attantion patrotronaj system in Ottoman literature traditionwith this article.
Poet, bureaucrat and entelectul Nâmî, comleted his mission and came back to his contryWith this article was given nwe infomation Nami’s country derived from macmua. And Nâmî’s poems translated into latin alphabet. Except from publishing 2 persian and 2 Turkish poems, it is hopewd that new poems will be find beklongs to Nami.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.