A Burnt-Out Case Graham Greene’in eserleri içerisinde özel bir konuma sahiptir. Hem önceki eserlerinde bulunan belirgin dini söylemden bariz sapmayı göstermesi hem de sonraki eserlerinde kullanacağı tematik ve anlatısal altyapının ilk örneklerini vermesi bakımından önemlidir. ‘Primitif’ kavramı temelde Greene’in eserlerinde sıkça karşılaşılan bir motif olmasına rağmen, söz konusu eser bu konunun işlenmesinde getirdiği yeni teknikler ile Lawrence, Woolf ve benzeri modernist yazarların primitif kavramıyla olan yakın ilişkilerine katkıda bulunur. Greene, modernizmin kültüre karşı üstenci tutumuna karşı realist bir konum benimsemiştir. Bu nedenle, toplumun ilkel köklerine geri dönüş ve ilkel insan içgüdüsünün medeniyet öngörüsünden daha üstün olduğu düşüncesi sürekli vurgulanır. Saf çocuk, bakire, naif ve sadık yerli hizmetçi, keşfedilmemiş bölgeler ve yabancı topraklarda kaybolmuş dindar seyyahlar gibi imgeler, onun saf insan varoluşuna duyduğu hissiyatı göstermektedir. Bu imgeler, din temalı eserlerinde sunulan ciddi konuların aktarımı veya polisiye eserlerindeki görsel karakter şöleni görevi yapmaktan uzaktır. Greene’in kurgu eserlerinin kaynağını oluşturan seyahat kitapları da hem sömürgeleştiren hem de sömürgeleştirilen tarafların ortak, ilkel düşünce sistemine duyduğu özlemi ileten unsurları içermesi bakımından benzer şekilde bu ilkel ideali pekiştirir. Bu varsayımdan hareketle, bu çalışma, Graham Greene’in A Burnt-Out Case adlı eserini primitif düşünce siteminin zirve noktası olarak ele almaktadır. Eserde Greene’in; karakterler ve mekân sunumu ile anlatı düzeylerinde primitif ideale vurgu yaptığı ve bu idealin romandaki kurgusal evrenin tanımlayıcı unsurlarından biri olarak ele alındığı açıklanmaktadır.
A Burnt-Out Case holds a unique space in Graham Green’s oeuvre in that it both represents a deviation from the overtly religious discourse in his previous works and adopts new thematic agenda and narrative techniques to be utilized in the following works. Though the concept of primitive is a recurring motif in his corpus, the book in particular devises new methods of handling it, and thus, contributing to its processing within the general modernist landscape as exemplified by Lawrence, Woolf and alike. Greene adopted a realist position against modernism’s contemptuous attitude to culture. Hence, a return to primitive roots of the society and deeming primal human instinct a superior ethos than civilized one is cyclically underlined. The images of unspoiled child, the virgin, naïve and loyal native servant, uncharted territories and pilgrims lost in foreign lands insinuate his sensation for pristine human existence rather than acting as vehicles for grander religious schema as in his serious works or pure visual entertainment as in his thrillers. Likewise, as the sources of his fiction, Greene’s travel accounts fortify this primitivist ideal in that they, in general, convey the shared psychology of both parties – the colonized and colonizer – longing for common, primeval thought system. Moving from this assumption, this study is a close reading of A Burnt-Out Case as the culmination of his primitivist ideal. The argument is that Greene accentuates primitivism in characterization, spatiality and narrative levels and literary primitivism is treated as one of the defining elements of his fictional universe in the novel.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.