Bu makale modernist kadın şair H.D.’nin The Walls Do Not Fall (1944), Tribute to the Angels (1945) ve Flowering of the Rod (1946) isimli şiirlerden oluşan Triloji adlı eserini psikanalitik feminist bir çerçevede incelemeyi amaçlamaktadır ve aynı zamanda tarihi ve erkek temelli epistemi ters düz ederek şairin özneliğini nasıl ilan ettiğini izlemektedir. Genelde savaş dönemini anlatan bir şiir olarak görülen Triloji yüzeysel olarak bakıldığında savaşın yıkıcılığını ve insan ruhunda yarattığı yıkımı anlatmaktadır. Ancak, şiirin tamamına yönelik yapıbozumcu ve postyapısalcı feminist bir yaklaşım, kadın şairin savaş ve tarih gibi eril alanları doğum, felah ve kurtuluş gibi anaç alanlara dönüştürdüğü noktaları ortaya çıkarmaktadır. Lacanyan Babanın Yasasına karşı gelip kadın bedenine odaklı bir yazın türü oluşturmak için H.D. dualistik Batı metafiziğini reddeder ve bunun yerine yokluk, sessizlik, ritm ve akışkanlıklarla var olan şiirsel bir dille karşımıza çıkar. Erkek arzusunun mekânı olarak kadın bedeni fikrine karşı çıkmakla birlikte, özellikle de Meryem Ana figüründen yararlanarak, H.D. kadın bedenini bedensel ve ilahi olanın birleşimi olarak sunar. Bunun yanı sıra dinsel ve klasik mitolojilerden yola çıkıp bütün tarih boyunca bastırılmış dişili açığa çıkarmak için H.D. yaratıcılığı ve modern estetikte yaratıcılığın dişil yanını yeniden tanımlar ve böylece erkek çağdaşlarının yaratma eyleminin eril bir alan olduğu görüşüne meydan okur.
This article analyzes the modernist female poet H.D.’s Trilogy consisting of The Walls Do Not Fall (1944), Tribute to the Angels (1945) and Flowering of the Rod (1946) within a psychoanalytical feminist framework and traces how the female poet asserts subjectivity and relocates the feminine within the discourse through subverting history and the male-based episteme. Generally regarded as a collection of war poems, the Trilogy on the surface level shows the destructiveness of war and the havoc it creates in human psyche. Yet a deconstructionist and poststructuralist feminist approach to these poems unfolds trajectories where the poetess transforms sites of masculinity such as war and history to maternal sites of rebirth, redemption and salvation. To break the Lacanian Law-of-the Father and and form a new writing style focused on the female body, H.D. refutes dualistic western metaphysics and instead comes up with a poetic style that exists through absences, silences, rhythms and fluidity, which systematically allow the feminine speech be heard and move in multiple directions. Challenging the bias against female body as the locus of male desire, H.D. depicts the female body as the fusion of the bodily and divine, particularly through the figure of the Virgin Mary. Besides, setting out from religious and classical mythologies and revisioning them to reveal the repressed female all throughout the discourse, H.D. redefines the concept of creativity and its forgotten aspect of the feminine in the modernist aesthetics, challenging the rooted vision propagated by her male contemporaries that creation is a masculine realm.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.