Kasım 2019'da Çin'in Wuhan kentinde ilk ortaya çıkışından bugüne, Covid-19 Pandemisi dünyayı dönüştüren, küresel ölçekte hareket etme, davranma, düşünme ve dünyayı gözlemleme şeklimizi yeniden şekillendiren bir olay haline geldi. Orhan Pamuk'un 2021 yılında yayınlanan Veba Geceleri romanı, benzer bir salgın konusunu temalaştıran ve kültürel, politik ve sosyal sonuçlarını yeniden ele alan ilk romanlardan biridir. Veba Geceleri, Pamuk'un daha önceki bazı eserlerine benzer şekilde, ulus inşası deneyimini ve bu tür siyasi çabalara eşlik eden şiddet, milliyetçilik, komploları temalaştırıyor. Pamuk'un diğer eserlerinden Kara Kitap ve Benim Adım Kırmızı'yı anımsatan bu roman, polisiye roman türünü ele alıyor ve hikâyenin merkezine akademisyen bir kadın anlatıcı uygulayarak polisiye roman türünü değiştirmektedir. Romanın hayali Minger Adası karakterlerinin etnik ve dini referanslarına yaptığı özel göndermeler, Osmanlı İmparatorluğu'nun yüzleşmek zorunda olduğu tarihsel sorunu yansıtıyor: İmparatorluk içinde farklı etnik kökenlerin tamamen artan milliyetçi ayaklanmaları karşısında İmparatorluğu nasıl ayakta tutalabilir?. Pamuk, tarihi referans noktaları olarak Rodos ve Girit ile bariz bir paralellik kuruyor ve hızla kutuplaşan ve tıbbi açıdan tehlikeli bir dönemde ulusal kimliğin sürdürülmesi gibi çeşitli konularda test alanı haline gelen hayali bir Ada yaratmaktadır. Orhan Pamuk’un bu romanı, önceki romanlarının benzeri şekilde ulusal bilinç ve yönetim konularında yeni perspektifler sunmaktadır. Buna ilaveten, Pamuk’un bu romanı, anlatım şekli itibariyle modern ve postmodern romanın öncül bir örneğini oluşturmaktadır.
Since its first inception in November, 2019 in Wuhan, China, the Covid-19 Pandemic has become a world-transforming event, one that has reshaped the way we act, behave, think, and observe the world on a global scale. Orhan Pamuk’s Veba Geceleri is one of the first novels that took up a similar issue of an epidemic and reconsiders its cultural, political, and social ramifications. Veba Geceleri, similar to some of Pamuk’s previous work, thematizes the nation-building experience and the violence, nationalism, conspiracies that accompany such political endeavors. Echoing Pamuk’s other works Black Book and My Name is Red, this novel takes up the genre of detective fiction and modifies the genre by applying a scholarly female narrator to the center of the story. The novel’s specific references to the ethnic and religious references of the characters of the imaginary Minger Island, resonates historical problem that the Ottoman Empire had to face: How to keep the Empire intact in the face of utterly increasing nationalist uprisings of different ethnicities within the empire. Pamuk draws an obvious parallel to Rhodes and Crete, as historical points of references, and creates an imaginary Island that becomes a test ground for various issues such as sustaining a national identity in a rapidly polarizing and medically dangerous times.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.