Roman ile tarih arasındaki ilişki daima tartışmalı olmuştur. Romancının tarihsel malzemeden ne derece faydalanacağı ve tarihî şahsiyetleri eserde ne şekilde anlatacağı ile ilgili muhtelif düşünceler ortaya konulmuştur. Postmodern söylem ile birlikte yaygınlaşan yeni tarihselci söylem tarihçinin nesnel olamayacağını, tarih ile kurguya dayanan edebiyat arasında birtakım paralelliklerin olduğunu ortaya koyar. Yeni tarihselciliği benimseyen postmodern romancılar tarihsel malzemeyi diledikleri gibi kurgulamakta, kurgu ile tarihsel gerçeklik arasındaki çizgiyi ortadan kaldırabilmektedirler. Orhan Pamuk’un yeni tarihselcilik anlayışı bağlamında kaleme aldığı Veba Geceleri romanı temelde Osmanlı Devleti’nde 1901 yılında yaşanan bir veba olayına dayansa da hayali bir adaya ve bazı kurmaca kahramanlara odaklanır. Bunun yanında Osmanlı Devleti’nin son padişahlarından II. Abdülhamit’in siyaset anlayışına ve kişiliğine değinir. Yazar, Mîna Mingerli adında kurmaca bir kahramanı sözcü olarak kullanarak 1901’de hayali Minger Adası’nda veba, aşk ve polisiye üçgeninde bir anlatı meydana getirir. Bu anlatı, Minger halkının ulus olma sürecine değinse de ulus devletin ironisi şeklinde kurgulanır. Ulus devletlerin kuruluşu esnasında yaşanan olayların aktarımının zaman içerisinde değişme uğraması ve ulus devlet kurucularının bir ulusal mite dönüşme sürecini parodiye başvurarak anlatan roman, kurgu ile gerçek arasındaki çizgiyi ortadan kaldırmaya çalışır. Anlatıcı, geçmişi anlatırken zaman zaman günümüzdeki olaylara göndermede bulunarak tarihsel bilginin ister istemez kurguya dayandığını göstermeye çalışır. Veba Geceleri tarihsel bilginin kurgulanması ile kurgulanan olay ve kişilerin iç içe geçerek anlatıldığı bir romandır. Bu çalışmada Veba Geceleri’nde tarihin nasıl kurgulandığı ile kurgulanan olay ve kişilerin tarihe ne şekilde yansıtılmaya çalışıldığı üzerinde durulacaktır.
The relationship between the novel and history has always been controversial. Various ideas have been put forward about the extent to which the novelist should benefit from the historical material and how s/he should describe the historical figures in the work. The new historicist discourse, which has become widespread following the postmodern discourse, reveals that the historian cannot be objective and that there are some parallels between history and fictional literature. Postmodern novelists who adopt the new historicism can fictionalize the historical material as they wish and can eliminate the line between fiction and historical reality. Although Orhan Pamuk's novel Nights of Plague, written in the context of his new historicism, is based on a plague event in the Ottoman Empire in 1901, it focuses on an imaginary island and some fictional heroes. In addition, it refers to one of the last sultans of the Ottoman Empire, Abdul Hamid II’s understanding of politics and his personality. Using a fictional heroine named Mina Mingerli as a narrator; the author creates a narrative in the triangle of plague, love, and crime on the imaginary Minger Island in 1901. Although this narrative touches on the Minger people’ process of becoming a nation, it is fictionalized as the irony of the nation-state. The novel, which narrates the transformation of the events experienced during the establishment of the nation-states over time and the transformation of the nation-state founders into a national myth through parody, tries to eliminate the line between fiction and reality. While telling the past, the narrator tries to show that historical knowledge is necessarily based on fiction by referring to current events from time to time. Nights of Plague is a novel in which the events and people fictionalized through the fictionalization of historical knowledge are intertwined. In this study, the focus will be on how history is fictionalized and how the fictionalized events and people are reflected in history in the context of Nights of Plague.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.