Selim İleri, Türk Edebiyatının geçmişindeki edebî birikimi, kendi eserleri yoluyla günümüze taşıyan, onların yeniden hatırlanmasına ve okunmasına vesile olan münevver tavrı sebebiyle çağdaş Türk Edebiyatında özgün bir yere sahiptir. Yazar özellikle doksanlı yıllardan sonra kaleme aldığı romanlarında, Türk sanat dünyasının unutulmuş, eksik ve yanlış değerlendirilmiş veya kıymeti bilinmemiş sanatçılarını deneme, anı ve inceleme kitaplarında gündeme getirerek veya eserlerinde yeniden kurgulayarak onlara yeni bir boyut kazandırmıştır. Yazar bu tercihiyle hem bu yazarlara olan gönül borcunu ödemiş hem de kendi metinlerine bir dayanıklılık ve yeni açılımlar kazandırmıştır. Yazarın Geçmiş, Bir Daha Gelmeyecek Zamanlar Dizisi adı altında topladığı (1991-2008), Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın (1991), Gramofon Hâlâ Çalıyor (1995), Cemil Şevket Bey, Aynalı Dolaba İki El Revolver (1997), Solmaz Hanım Kimsesiz Okurlar İçin (2000), Daha Dün (2008) adlı romanları ve bunlara ilave edeceğimiz Kırık Deniz Kabukları (1994) adlı eserleri ile yoğunlaşan bu eğilim, Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak (2001), Yarın Yapayalnız (2004) romanlarıyla, tiyatro eserleriyle ve hikâye kitaplarıyla günümüze kadar devam eder. Bu eserler, yazarın anıları, okudukları eserler ve bunların yazarın hayal gücünde aldığı yeni şekillerden oluşan bir bireşim üzerine kurulmuştur. Hayattan ziyade okuduğu kitaplardan beslenen yazar, küçük yaştan itibaren belleğinde biriktirdiği yazarları, hikâye ve roman sahnelerini eserlerine malzeme yapar. Abdülhak Şinasi Hisar, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Halide Edip, Refik Halit, Yakup Kadri, Nahit Sırrı Örik, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Reşat Nuri gibi yazarlar ve bu yazarların eserleri, Selim İleri'nin kaleminde, üzerinde durulmamış yönleriyle yeniden hayat bulurlar. Selim İleri, ayrıksı ve imkânsız aşkları, dostluk, şefkat, yalnızlık ve hüzün gibi temel izlekleri işleyen Reşat Nuri Güntekin'i kendi eğilimlerine yakın bulur. Reşat Nuri, özellikle "Kirazlar" hikâyesi ve Çalıkuşu romanı ile Selim İleri'de yoğun etki bırakmış bir yazardır. İleri'nin, Hayal ve Istırap (1986), Yaşarken ve Ölürken (1981), Yarın Yapayalnız (2004) adlı romanları Reşat Nuri'nin eserlerine yapılan göndermelerin örtük veya açık bir biçimde işlendiği temel eserlerdir. Selim İleri'nin bu tavrı, onun 'metinlerarası'lık yöntemini etkili bir şekilde kullanan has bir yazar olduğunu gösterir. Ancak Selim İleri'nin eserlerinde 'metinlerarasılık', postmodernizmin gereği bir şekil sorunu değil, 'bellek'i ve 'imgelem'i kullanma yöntemi olarak öne çıkmaktadır.
Selim İleri with his educated attitude which has brought the literary knowledge of the history of Turkish literature into the present through his works, makes it recall and read again, has an exceptional position in contemporary Turkish literature. The author, especially in his novels of the post-90s, has brought a new dimension to the forgotten, misunderstood or unappreciated artists of the Turkish art world by placing them on the agenda in his essays, memoirs and review books or rebuilding them in his works. The author, with his preference, not only honoured his gratitude to these writers but also gave strength and new perspectives to his texts. This trend, which is circled around the author’s novels that are collected under the name of Geçmiş, Bir Daha Gelmeyecek Zamanlar Series (1991-2008), Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın (1991), Gramofon Hâlâ Çalıyor (1995), Cemil Şevket Bey, Aynalı Dolaba İki El Revolver (1997), Solmaz Hanım Kimsesiz Okurlar İçin (2000), Daha Dün (2008) and the novel titled, Kırık Deniz Kabukları (1994), which we will add to these, continues to the present day with the novels, Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak (2001), Yarın Yapayalnız (2004), his theatre works and story books. These works are founded on the author’s memories, the works he read and the synthesis that his imagination adopts of modern forms. The author, nourishing more on books than life, makes the writers, stories and novel scenes he has recollected since he was young. The authors like Abdülhak Şinasi Hisar, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Halide Edip, Refik Halit, Yakup Kadri, Nahit Sırrı Örik, Ahmet Hamdi Tanpınar and Reşat Nuri and their works are resurrected in the unaccentuated facets of Selim İleri’s pen. Selim İleri finds Reşat Nuri Güntekin, who has worked on the basic paths, such as pathological and impossible love, friendship, compassion, solitude, and grief close to his tendencies. The novels of İleri, Hayal ve Istırap (1986), Yaşarken ve Ölürken (1981), Yarın Yapayalnız (2004) are the fundamental works in which references to the works of Reşat Nuri are implicitly or explicitly addressed. Reşat Nuri, especially with the story, “Kirazlar”, and the novel Çalıkuşu, has deeply influenced Selim İleri. Selim İleri, despite being an ‘intertextual’ author, ‘intertextuality’ is not a form issue, required by postmodernism, but also a method of using recollection and the imagination.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.