Françoise Sagan’ın, Paul Eluard’ın şiirinden etkilenerek on sekiz yaşında kaleme aldığı ilk romanı Hoş Geldin Hüzün (Bonjour Tristesse); gençlik yıllarını coşku içinde yaşayan Cécile ve çapkın babası Raymond’un yaşamından oluşan kısa bir kesiti okura sunar. Roman, Cécile, babası ve genç sevgilisi Elsa’nın birlikte tatile çıkması üzerine kurulur. Annesinin yakın arkadaşı olan Anne Larsen’ın da aralarına katılmasının ardından olaylar farklı bir boyut kazanır. Genç kızın, iki yetişkin olan Raymond ve Anne’ın birbirlerine yakınlaşması ile filizlenen aşklarından son derece korkması ve kıskançlığı yüzünden olası bir evliliği engellemek adına hazırladığı oyun etkin bir biçimde ele alınır. Cécile’in babasına duyduğu yoğun sevgi ve bağlılığı da açıkça serimlenir. Hoş Geldin Hüzün’de genç kızın babasına olan bu tutumu, on dokuzuncu yüzyılın etkin isimlerinden Avusturyalı nörolog Sigmund Freud’un “Oedipus Komplesi” ile açımlanabilir. Freud tarafından geliştirilen “Oedipus Kompleksi”, psikolojik evre sonucunda, ileriki yaşlarda ortaya çıkan cinsellik ve saldırganlık ögelerinin yer aldığı psikanalitik kuramdır. Daha sonra Neo-Freud’cu dönemde erkek ve kız çocuğu ayrımı yapılır ve kız çocuğu için “Elektra Kompleksi” olarak tanımlanır. Freud bu kavramı benimsememiş olsa dahi, erkek ve kız çocuğu arasındaki ayrımı net bir biçimde ortaya koyması açısından çalışmamızda “Elektra Kompleksi” kavramı kullanılacaktır. Yunan Mitolojisi’ndeki Oedipus mitine dayanan “Oedipus Kompleksi” ve yine aynı şekilde bir başka Yunan miti olan ve adını Elektra’dan alan “Elektra Kompleksi”nde karşı cinsteki ebeveyn sahiplenilirken, kendi cinsinden olan ebeveyn saf dışı edilmeye çalışılır. Bu noktada erek, arzulanılanın elde edilmesi ve ona tek başına sahip olabilmektir. Çocuğun beslediği tüm bu duygu, düşünce, dürtü ve fanteziler, Sagan’ın Hoş Geldin Hüzün’ünde altını çizerek yorumladığı izlekler arasında yerini alır ve romanın sayfalarına en çarpıcı biçimiyle yansır. Psikanalitik kuram bağlamında babaya sahip olma arzusu, zamanla ötekini ortadan kaldırma arzusuna dönüşebildiğinden, Cécile de babasını egemenliği altına alarak onu kendi çizdiği sınırlar içerisinde tutmayı yeğler. Hiç kimse ile paylaşamadığı babasına olan aşırı düşkünlüğü, kaybetme korkusunu da beraberinde getirir. Böylece ortaya çıkan saldırganlık, öteki’ni ortadan kaldırma hırsına dönüşür. Çalışmamızda kişiliğin beş farklı dönemden geçerek geliştiğini öne süren psikanalitik kuramın alt dallarından biri olan çocukluk döneminin ardından erişkin dönemde de devam edebilen “Elektra Kompleksi”ni ve insan yaşamına olan etkisini Sagan’ın başkişisi Cécile üzerinden yola çıkarak irdelemeye çalışacağız.
Françoise Sagan’s first novel, Hello Sadness (Bonjour Tristesse), written at the age of eighteen, influenced by Paul Eluard’s poem; presents to the reader a short section of the life of Cécile, who lived her youth with enthusiasm, and her flirtatious father, Raymond. The novel is based on Cécile, her father, and his young lover Elsa going on vacation together. Things take a new turn after her mother’s close friend Anne Larsen joins them. The young girl, because of her extreme fear and jealousy of the love between two adults, Raymond and Anne as a result of their intimacy, in order to prevent a possible marriage, plays a trick on them which is handled effectively. Cécile’s intense love and devotion to his father is also clearly demonstrated. The attitude of the young girl to her father in Hello Sadness can be explained with the “Oedipus Complex” of the Austrian neurologist Sigmund Freud, one of the influential figures of the nineteenth century. The “Oedipus Complex” developed by Freud is a psychoanalytic theory that includes elements of sexuality and aggression that emerge in later ages, as a result of the psychological stage. Later, in the Neo-Freudian period, a distinction was made between boys and girls and defined as the “Electra Complex” for girls. Even if Freud did not interiorize this concept, the concept of “Electra Complex” will be used in our study in order to clearly reveal the distinction between boys and girls. In the “Oedipus Complex” based on the Oedipus myth in Greek Mythology and the “Electra Complex”, which is also another Greek myth and named after Elektra, parents of the opposite sex are interiorized, while the parent of his own sex is tried to be eliminated. At this point, the goal is to achieve what is desired and to have it alone. All these emotions, thoughts, impulses, and fantasies that the child has, take their place among the themes that Sagan underlines in Hello Sadness and reflects on the pages of the novel in the most striking way. In the context of psychoanalytic theory, since the desire to have the father can turn into a desire to eliminate the other in time, Cécile also chooses to bring her father under control and keep him within the boundaries she set. Her extreme devotion to her father, which she cannot share with anyone, brings along the fear of losing. Thus, the emerging aggression turns into an ambition to eliminate the other. In our study, we will try to examine the “Electra Complex”, which is one of the sub-branches of psychoanalytic theory, which suggests that personality develops through five different periods, which can continue after childhood in adulthood, and its effect on human life through Sagan’s protagonist, Cécile.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.