Dil eğitimi, sınıf içinde ve dışında farklı etkinliklerin gerçekleştirilmesi ile verilmektedir. Başarılı bir eğitim için bu etkinlikleri öğrencilerin sevip beğenmesi önemlidir. Son yıllarda etkisinin gittikçe arttığı görülen öğrenci merkezli eğitim anlayışının temelinde de öğrencilerin ihtiyaç, beklenti, hedef, ilgi, beğeni ve tercihlerinin daha çok dikkate alınması bulunmaktadır. Mevcut çalışmada yabancı dil olarak Türkçe öğrenicilerinin ve öğreticilerinin etkinlik tercihlerinin neler olduğu araştırılmış ve her iki grubun tercihleri arasındaki benzerlik ve farklılıklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma için Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Etik Kurulundan 05/10/2021 tarih ve 117699 sayı numarasıyla izin alınmıştır. Nicel araştırma desenlerinden betimsel yöntemin kullanıldığı çalışma, bir devlet üniversitesinde bulunan Türkçe Öğretim Uygulama ve Araştırma Merkezinde (TÖMER) gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya aynı merkezde Türkçe öğrenen 154 uluslararası öğrenci ve bu öğrencilere ders veren 16 öğretici katılmıştır. Çalışmada biri öğrenciler diğeri de öğreticiler için olmak üzere iki farklı anket kullanılmıştır. Anketlerde yer alan maddeler Schmidt ve Watanabe (2001) tarafından geliştirilen “öğretim etkinlikleri tercihleri” isimli ölçekten alınmıştır. Öğrenci ve öğreticiler, maddelerle ilgili görüşlerini dörtlü Likert tipi cevap formatı (kesinlikle katılıyorum, katılıyorum, katılmıyorum, kesinlikle katılmıyorum) kullanarak belirtmişlerdir. Öğrenci anketi Arapça, Fransızca ve İngilizce olmak üzere üç dilde uygulanırken öğretici anketi Türkçe olarak uygulanmıştır. Anketlerden elde edilen veriler SPSS 20.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda, öğrencilerin ilk üç tercihinin şu şekilde olduğu belirlenmiştir: “Türkçe dersinde dinleme ve konuşma önemli bir yer tutmalıdır; öğrenciler, anlamadıkları bir şey olduğunda sorabilmelidir ve Türkçe dersindeki etkinlikler, öğrencilerin Türkçe iletişim kurma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olacak şekilde tasarlanmalıdır.” Son iki tercihin öğreticilerin de ilk üç tercihi arasında yer aldığı görülmüştür. Öğreticilerin ilk üç tercihleri arasında yer alan diğer anket maddesi ise şu şekildedir: “Öğrencilerin aktif katılımını sağlayan etkinliklerin çok olduğu bir dersi tercih ederim.” Her iki grubun ilk üç tercihinin de iletişimsel yaklaşım içerisinde değerlendirilen etkinliklerden oluştuğu görülmektedir. Bununla birlikte, her iki grubun ortalama puanları arasında dağılım farkının olduğu, öğrencilere ait ortalama puanların 2,95-3,75 aralığında, öğreticilere ait ortalama puanların ise 2,75-4,00 aralığında değiştiği, öğreticilerin anket maddeleri arasında ciddi bir ayrıştırma yaparak bazı maddeleri diğerlerine göre daha çok tercih ettiği, öğrencilerin ise o kadar fazla ayrıştırma yapmadığı, daha homojen bir tercihe sahip olduğu görülmüştür. Çalışmada ortaya çıkan öğrenci etkinlik tercihlerinin Türkçenin yabancı dil olarak öğretildiği sınıflarda öğreticiler tarafından dikkate alınmasının ve her iki gruba ait etkinlik tercihlerinin mümkün mertebe birbiri ile uyumla hâle getirilmesinin öğrenci başarısını artıracağını düşünmekteyiz.

Language instruction is carried out through different activities performed in and out of the classroom. In order for successful learning and teaching to take place, students are expected to participate in the activities planned beforehand, and they are very likely to get involved in them if they like and appreciate them to a certain extent. Student-centred approach, whose influence has been increasing in recent years, puts premium on the needs, expectations, goals, interests, likes and preferences of the students. The aim of the present study is to investigate the activity preferences of the students who learn Turkish as a foreign language and those of the instructors to boot in order to display the similarities and differences between the preferences of these groups. Quantitative research design along with a descriptive method was used in the study. It was conducted at the Turkish Teaching Application and Research Centre (TÖMER) in a Turkish state university. 154 international students and 16 instructors at the same centre participated in the study. Two questionnaires, one for students and one for teachers, were used in the study. The items were taken from the “preferences for instructional activities” questionnaire developed by Schmidt and Watanabe (2001). Students and instructors expressed their views on the relevant items using a four-point Likert-type response format (strongly agree, agree, disagree, strongly disagree). While the student questionnaire was administered in three languages, Arabic, French and English, the instructor questionnaire was administered in Turkish. The data obtained from the questionnaires were analysed by means of the SPSS 20.0 program. As a result of the study, it was seen that the students’ first three preferences were as follows: “Listening and speaking should be an important focus in this class, students should ask questions whenever they have not understood a point in class and activities in this class should be designed to help the students improve their abilities to communicate in Turkish.” The last two activities the learners preferred were also among the first three the instructors singled out. Instructors’ other preference was “a language class in which there are lots of activities that allow students to participate actively.” Thus, it has been found that the first three preferences of both groups appeared communicative activities. However, there is a distribution difference between the mean scores of both groups. The mean scores of the students vary between 2.95 and 3.75 while those of the instructors vary between 2.75-4.00. This means that the instructors appear to have made a serious distinction between the survey items while students seem to have made more homogeneous preferences. It is safe to put it this way that if the instructors take the students’ activity preferences into account that came out as part of the results of the study, and that if the activity preferences of both groups could be harmonized as much as possible, this will affect the student success positively.