ADOÇP (Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı) dil eğitiminde sosyal aktörlerin eğitimi olan yeni bir hedef önermektedir ve dil öğretiminde paradigma değişimini işaret eden, iletişimsel paradigmadan sosyal eylem paradigmasına veya iletişimci eğitimi paradigmasından çok dilli ve çok kültürlü toplumlarında birlikte yaşayıp çalışabilen sosyal aktörlerin eğitimi paradigmasına, işte bu yeni hedeftir. Bu yeni paradigmada, sosyal eylem paradigması, iletişim tek başına bir hedef değil, bir sosyal eylem aracıdır. Bu paradigma değişikliği eylem odaklı yaklaşımda, dil ders kitaplarında kullanılan mini-projeler ile öğrencilerin (öğretmenlerinin yardımı ile) seçtiği, tasarladığı ve uyguladığı ve dolayısıyla ders kitaplarının zaman dilimi ile sınırlandırılamayacak olan eğitimsel projeler ile yansıtılmaktadır. Bu makale, Türkiye'deki devlet ortaokullarının yedinci sınıflarında kullanılan ‘Let’s Learn English' ders kitabının altıncı ünitesinde önerilen projeyi (yanıltıcı olarak bir proje olarak adlandırılmıştır) eleştirel olarak değerlendirmeyi amaçlamakta ve gerçek bir eylem odaklı yaklaşımda uygulanan küçük projelerin özelliklerini taşımadığına dikkat çekmektedir. Bu eleştirel değerlendirmeden sonra, ders kitabında önerilen proje yerine bu özellikleri yansıtan alternatif bir küçük proje tasarımı önerilmiştir. Eylem odaklı yaklaşımın ders kitaplarında uygulanmasının iyi tasarlanmış küçük projeler ile mümkün olacağından, Türkiye’deki müfredat geliştiricilerinin ve ders kitabı yazarlarının iletişimsel görevlerden farklı olarak kendine has özellikleri olan küçük projeleri dikkatle ele almaları ve hem müfredatta hem de ders kitabında bu küçük projelere yer vermeleri gerektiği tavsiye edilmektedir.
CEFR (Common European Framework of Reference for Languages) proposes a new goal in language teaching, that of training social actors and it is this new goal which implies a change of paradigm in language teaching, from the paradigm of communication to the paradigm of social action or from the paradigm of training communicators to the paradigm of training social actors, who can live and work together in their multilingual and multicultural societies. In this new paradigm, the paradigm of social action, communication is not an end itself but a means of social action. This paradigm change is reflected in the action-oriented approach with the implementation of mini-projects as employed by language textbooks and educational projects, which the students (with the help of their teachers) choose, design, implement themselves and thus which can not be limited by the time frame of the textbooks. This paper aims to critically evaluate the proposed project (named misleadingly as a project) in unit six of the English textbook ‘Let’s Learn English’ used in the seventh grades of public secondary schools in Turkey and points out that it does not have the characteristics of mini-projects as implemented in a truly action-oriented approach. After this critical evaluation, an alternative mini-project design that reflects these characteristics is proposed in place of the proposed project in the textbook. Since the implementation of the action-oriented approach in language textbooks will be possible by means of well-designed mini-projects, it is suggested that the curriculum developers and textbook writers in Turkey should carefully deal with the mini-projects, which have characteristics of their own and which are different from the communicative tasks and they should give place to these mini-projects both in the curriculum and the textbooks.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.