Okuma çocuk için ilkokulda kazanılması ve geliştirilmesi gereken bir beceri olmasına rağmen ülkemizde bu beceriyi kazanmada zorluk yaşayan birçok öğrencinin olduğu bilinmektedir. Bu güçlükler; iki dillilik, öğrenme güçlükleri gibi farklı nedenlerden kaynaklanabilmektedir. Özellikle ülkemizin bazı bölgelerinde ana dili farklı olan ve göçle gelen çocuklar vardır. Bu çocuklar ana dilleri farklı olduğu için okuma güçlüğü ve buna bağlı olarak öğrenme güçlüğü yaşamaktadırlar. Okula başlamadan önce ailelerinden ve çevrelerinden öğrendikleri dili konuşurlar. Eğitim hayatına başlayınca da öğretim dili olan Türkçe ile tanışırlar. Dünyalarına farklı bir dil giren çocuklar süreç içerisinde iki dilli çocuklara dönüşürler. Türkçe’yi yeterli düzeyde bilmedikleri için sözcük dağarcıkları yeterince gelişmemiştir. Okuma-yazmayı öğrenme süreçleri bu durumdan olumsuz etkilenmekte ve akademik olarak kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olmaktadır. Bu araştırma çok dilli bir sınıfta okuma-yazma öğretiminin nasıl gerçekleştirildiğini betimlemeyi amaçlamıştır Çalışma 2017-2018 Eğitim - Öğretim yılında İstanbul ili Güngören ilçesi Cumhuriyet ilkokulu 1-J şubesi öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Nitel araştırma yaklaşımlarından durum çalışması olarak tasarlanan araştırmada veriler kişisel Bilgi Formu, yapılandırılmamış gözlemler ve yansıtıcı günlük aracılığıyla toplanmıştır.. Öğrencilerin okuma yazma öğretim süreci boyunca en çok e, a ve y harflerini yazarken zorlandıkları tespit edilmiştir. Devlet tarafından hazırlanan okuma-yazma öğreniyorum kitaplarının nitelik ve nicelik olarak yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Özellikle ana dili farklı olan ve göçle geldiği tespit edilen öğrenciler okul kültürüne uyum sağlamakta zorlanmışlardır. Ritimle yapılan tekrarlarla öğrencilerin açık heceyi kavrama sorunlarının aşıldığı tespit edilmiştir. Özellikle açık heceleri ritimle okumanın kavramayı kolaylaştırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Okul öncesi eğitim almamış öğrencilerin genel olarak harfin boyutunu sayfa yüzeyinde belirlenen satıra yerleştiremedikleri, harfleri belirlenen yükseklik ve genişlikte yazma konusunda zorlandıkları tespit edilmiştir. Öğrencilerin kavramakta en çok zorlandıkları harflerin “y, p, ğ” olduğu tespit edilmiştir. Yazma sürecinde ise en çok e, a, y harflerini yazmakta zorlandıkları harflerin kuyruklarını konumlandırmada sorun yaşadıkları, yarım bıraktıkları ve uygun formda konumlandıramadıkları tespit edilmiştir. Devlet tarafından hazırlanan okuma-yazma öğreniyorum kitaplarının yeterli olmadığı belirlenmiş, daha kaliteli çizimlerle, daha somut kelimelerle, kelimelere daha uygun olan ve daha estetik hazırlanan görsel figürlerle kısacası nitelik ve nicelik olarak daha donanımlı hazırlanması önerilmiştir. Türkçe dil becerilerinde ki yetersizlikten dolayı göçle gelen öğrencilerin okuduklarını anlamada zorlandıkları belirlenmiştir. Sonuç olarak göçle gelen bazı öğrencilerde ki öğrenme güçlüklerini tespit etmeye yönelik olarak dile dayalı olmayan leiter zeka testinin psikolojik danışman ve Arapça öğretmeninin işbirliği ile uygulanabileceği önerilebilir. Okul öncesi dönemde dil becerilerini geliştirmek için 3 yaşından itibaren her dönem arttırılan ders saatleri ile göçle gelen ve dilimizi bilmeyen çocukların aşamalı olarak okul öncesi eğitim almaları sağlanabilir. Öğrencilere yönelik akran zorbalığı ile ilgili atölye çalışmaları, velilere yönelik yaratıcı drama faaliyetleri gerçekleştirilerek uyum sorunları giderilebilir ve kültürel kaynaşma sağlanabilir.
Reading is a skill for the childto be acquired and developed in primary school. However, it is known that there are many students in our country who have difficulty in gain ingth is skill. These difficulties may arise from different reason such as bilingualism and learning difficulties. Especially in some parts of our country there are children whose immigrant and mother tongue is different. These children have difficulty in reading and learning difficulties because their mother tongue is different. Before they start school, they speak the language they have learned from their families and environment. When they start their education life, they meet Turkish, the language of instruction. These children become bilingual children in the process. Since they do not know Turkish sufficiently, their vocabulary is not developed sufficiently. The processes of learning to read and write are negatively affected and make them feel academically inadequate. This research aims to describe how literacy teaching is carried out in a multilingual classroom. The study was carried out with the students of 1-J branch of Cumhuriyet Primary School in Güngören district of İstanbul in 2017-2018 academic year. The study was designed as a case study, one of the qualitative research approaches, and the data was collected through a Personal Information Form, unstructured observations and reflective diary. It was found that students had difficulty in writing the letters e, a and y mostly during the literacy teaching process. It was concluded that the literacy books prepared by the state are not sufficient in terms of quality and quantity. Especially the students whose mother tongue is different and found to be immigrants had difficulty in adapting to the school culture. It was determined that the problems of comprehending the open syllable were over come by the rhythm repetitions. In particular, it was concluded that reading open syllables with rhythm facilitates comprehension. It was found that the students who did not receive pre-school education generally could not place the letter size on the line specified on the page surface and had difficulty in writing the letters at the specified height and width. It was found that the most difficult letters for students to comprehend were “y, p, ğ”. During the writing process, the students had difficulty in writing the letters “e, a, y”. These students had problems in positioning the queues of the letters and they didn’t complete the writing. It was also found that they could not position the letters in the appropriate form. It was determined that the literacy books prepared by the state were not sufficient, and it was suggested that they should be better equipped with higher quality drawings, more concrete words, more appropriate figure sand more a esthetically prepared visual figures. It was determined that the students who migrated due to lack of Turkish language skills had difficulty in under standing what they read. In conclusion, it can be suggested that non-linguistic leiter intelligence test can be applied with the cooperation of psychological counsel or and Arabic teacher in order to determine learning difficulties in some immigrants. In order to improve language skills in the preschool period, children from 3 years of age who are immigrants who do not speak our language can be provided with gradual pre school education. Workshops on peer bullying for students, creative drama activities for parents can be done and adaptation problems can be eliminated and cultural integration can be achieved.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.