Türkiye’de sivil-asker ilişkileri AK Parti iktidarı süresince oldukça değişken bir seyir izlemiştir. İlk döneminde (2002-2007), AK Parti başarılı bir biçimde ordu üzerinde sivil denetimi güçlendirecek bir reform uygulamasını başlatmış ve Avrupa Birliği ilerleme raporlarını da dikkate alarak bu bağlamda önemli bir yol kat etmiştir. Fakat ikinci dönemlerinde art arda gelen bir dizi önemli olaylar tekrar Türkiye’de askeri vesayetin durumunu sorgulanır hale getirmiştir. İlk olarak 2007 yılında internet üzerinden verilen bir muhtıra ve ardından gelişen olaylar, sonrasında Ergenekon adı verilen bir soruşturma kapsamında bir grup generalin, hükümeti devirecekleri iddiasıyla suçlanması ve son olarak da ordu içerisine sızan Fetullah Gülen örgütünün başarısız bir darbeye kalkışması gibi olaylar sivil-asker alanında yapılan araştırmaların tekrar ivme kazanmasına sebep olmuştur. Zira bu gelişmeler sonucu Türk sivil-asker ilişkilerinin genel şablonunu tümüyle değiştirecek olan Olağanüstü Hal Kararları (OHAL) alınmıştır. Bu noktada, bu çalışmanın odaklandığı temel soru OHAL ile gelen değişikliklerin ordunun savaş gücünü gelecekte nasıl etkileyeceği meselesidir. Bu noktada hem ilgili kaynakları inceleyerek hem de bu amaçla yapılan röportajları dikkate alarak bu soruya uygun bir yanıt verilmeye çalışılacaktır. İlk olarak AK Parti döneminde sivil-asker ilişkilerinin ne gibi bir seyir izlediği incelenecektir. Bu bağlamda Ergenekon soruşturmaları ve 15 temmuz darbe girişimi de incelendikten sonra OHAL kararlarına geçilecektir. Kararların her biri farklı başlıklar altında incelenerek ordunun savaş gücünün nasıl etkileneceği tartışılacaktır.
Turkish civil–military relations (CMR) have fluctuated significantly during Adalet ve Kalkınma (Justice and Development) Party (AK Party) rule. In their first term (2002–2007), the AK Party successfully implemented a reform package to subordinate the military to civilians in line with the European Union progress reports. Nevertheless, starting in their second term, extraordinary events again led the authorities to reconsider Turkey’s long-standing legacy of military politicisation. First, a website memorandum, which was carried out by the military authorities, led to the emergence of strict public protests; second, in the so-called Ergenekon investigations, some generals were accused of trying to oust the government; and lastly, the Fetullah Gülen organisation, which penetrated the military, attempted a coup d’état. All these recent developments caused CMR experts to reconsider the CMR in Turkey. As a result of those events, the institutional formation of Turkish CMR was completely changed via the declaration of state of emergency rules (Olağanüstü Hal [OHAL] rules). As such, the research question of this paper addresses the future of the Turkish army’s combat efficiency by taking into account the aforementioned changes. By considering the relevant literature and interviews conducted for this purpose, I aim to provide a coherent answer to this question. First, the article will discuss what kinds of event CMR have undergone during the AK Party era. Second, after analysing the Ergenekon investigations and 15 July coup attempt, the article will consider the OHAL rules. Each decision will be analysed from a different perspective to discuss how they are affecting the military’s combat prowess.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.