Bu çalışma, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) 2040 Vizyonu çerçevesinde eğitim diplomasisinin stratejik rolünü, özellikle de Orhun Değişim Programı’nı incelemektedir. TÜRKÜNİB himayesinde 2017 yılında başlatılan bölgesel bir girişim olarak program, Türkçe konuşan ülkeler arasında akademik hareketliliği artırmayı ve kültürel uyumu güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Makale, Orhun Değişim Programı’nı bölgesel entegrasyonun, yumuşak güç yansıtımının ve ortak bir akademik kimliğin kurumsallaşmasının hem sembolü hem de aracı olarak konumlandırmaktadır. Eğitim diplomasisi, uzun vadeli eğitim ortaklıkları kurmayı ve kültürlerarası anlayışı geliştirmeyi hedefleyen, kamu diplomasisinin bir alt alanı ve yumuşak güç unsuru olarak tanımlanmaktadır. Küreselleşme çağında, ülkeler etkilerini zorlayıcı olmayan yollarla artırmaya çalışırken, eğitim diplomasisi giderek daha cazip bir strateji haline gelmiştir. Orhun Programı da tam olarak bu mantıkla çalışmakta; Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve diğer Türk devletleri arasında akademik iş birliğini, kültürel birliği ve karşılıklı tanınmayı güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
Nitel-betimsel yöntemle yürütülen bu araştırmada, resmi belgeler, stratejik vizyon metinleri (özellikle TDT 2040 Vizyonu) ve Erasmus+ gibi uluslararası değişim programlarına ilişkin karşılaştırmalı literatür incelenmiştir. Analizler, Orhun Değişim Programı’nın hâlen gelişim aşamasında olmasına rağmen, akademik entegrasyon, gençlik katılımı ve kültürel diplomasi gibi 2040 Vizyonu’nda öne çıkan hedefleri büyük ölçüde yansıttığını ortaya koymaktadır. Programın temel sütunları; öğrenci ve akademik personel değişimi, ortak araştırma projeleri, derslerin karşılıklı tanınması ve dil eğitimi olarak belirlenmiştir. Bu unsurlar, ortak tarih ve değerlere dayalı ulusötesi bir akademik ekosistem yaratmayı hedeflemektedir.
Çalışma metodolojik açıdan nitel-betimsel bir çerçeveye dayandırılmış olup, birincil ve ikincil kaynakların zengin bir kombinasyonundan yararlanılmıştır. TDT tarafından yayımlanan resmi belgeler, vizyon bildirgeleri, üniversite düzeyinde yapılan program değerlendirmeleri ve kamu ile eğitim diplomasisi üzerine akademik eserler incelenmiştir. Ayrıca TÜRKÜNİB, YÖKAK ve ulusal eğitim bakanlıkları tarafından yayımlanan politika belgelerine özel önem verilmiştir. Yarı yapılandırılmış uzman mülakatları ve pilot uygulama değerlendirmeleri de programın pratik zorluklarını ve kurumsal hazırlık düzeyini analiz etmek üzere kullanılmıştır.
Erasmus+ ile yapılan karşılaştırmalar, hem fırsatlara hem de sınırlılıklara ışık tutmaktadır. Erasmus+, Avrupa’da mali araçlar, AKTS sistemi ve merkezi kalite güvencesiyle desteklenen kurumsallaşmış bir akademik hareketlilik sistemi oluşturmayı başarmıştır. Buna karşın, Orhun Programı finansman yetersizlikleri, idari tutarsızlıklar ve katılımcı kurumlar arasında standart bir kredi ve akreditasyon mekanizmasının yokluğu gibi yapısal eksikliklerle karşı karşıyadır. Ayrıca, dil engelleri ve ortak bir akademik iletişim platformunun bulunmaması programın potansiyelini sınırlandırmaktadır.
Politika alanında, Orhun Programı’nın kurumsallaşması Erasmus+’tan alınacak iyi uygulamalarla önemli ölçüde güçlendirilebilir. Sayısallaştırılmış başvuru sistemleri, standart öğrenim anlaşmaları, hareketlilik kılavuzları ve kalite kontrol protokolleri bu kapsamda öne çıkmaktadır. Erasmus Dashboard ve Avrupa Öğrenci Kartı Girişimi’nden ilham alınarak oluşturulacak birleşik bir dijital hareketlilik platformu, hem koordinatörler hem de katılımcılar için şeffaflığı ve kullanıcı deneyimini artırabilir. Ayrıca, Türk tarihi, dilbilimi, bölgesel entegrasyon ve kamu diplomasisi odaklı tematik modüllerin geliştirilmesi, Orhun Programı’na özgün bir akademik kimlik kazandırabilir. Katılımcı üniversiteler arasında “Türkoloji Yan Dalı” veya ortak sertifika programlarının açılması da kültürel diplomasi ve bölgesel iş birliğine ilgi duyan öğrenciler için cazip bir müfredat sunabilir.
Yönetişim açısından, Erasmus+ Avrupa Komisyonu tarafından yönetilen ulusüstü bir yasal ve bütçesel çerçeveye sahipken, Orhun Programı karar alma yetkisine sahip merkezi bir yönetişim organından yoksundur. Bu nedenle, üye devlet temsilcilerinden oluşan çok taraflı bir akademik kurul veya Orhun Sekretaryası’nın kurulması, stratejik denetim ve uyum için kritik önemdedir.
Bununla birlikte, Orhun Programı’nın stratejik potansiyeli büyüktür. Türk eğitim diplomasisinin bir aracı olarak yalnızca öğrenci hareketliliğini desteklemekle kalmayıp, ortak akademik anlatılar, ders kitapları ve kültürel müfredatlar aracılığıyla ortak bir Türk kimliğinin inşasına da katkı sunmaktadır. Bu süreçte yer alan üniversiteler, eğitim bakanlıkları ve düşünce kuruluşları çok boyutlu bir diplomasi sürecinde aktör konumuna gelmektedir.
Ayrıca, Orhun Programı’nın etkileri akademik alanla sınırlı kalmayıp, bölgesel dış politika uyumu, halklar arası diplomasi ve Türk dayanışmasının sembolik pekişmesi gibi boyutlara da uzanmaktadır. Uzun vadeli bireysel ve kurumsal bağları teşvik eden program, TDT 2040 Vizyonu’nun küresel görünürlük, bölgesel dayanıklılık ve yumuşak güç kapasitesinin artırılması gibi hedeflerine katkı sunmaktadır.
Sonuç olarak, Orhun Değişim Programı, eğitim diplomasisinin bölgesel blokların şekillendirilmesindeki evrimsel rolünü örneklemektedir. Programın TDT’nin stratejik öncelikleriyle uyumu, sürdürülebilir siyasi irade, kurumsal destek ve akademik yenilik ihtiyacını ortaya koymaktadır. İyi tasarlanmış reformlar ve entegre mekanizmalarla güçlendirildiği takdirde Orhun Programı, Batı merkezli değişim modellerine yerel kökenli bir alternatif sunan öncü bir eğitim bölgeselleşmesi modeli olarak öne çıkabilir.
Bu çalışmanın bulguları, özellikle Sovyet sonrası Türkçe konuşan devletler bağlamında, eğitim diplomasisi, bölgesel entegrasyon ve yumuşak güç literatürüne katkı sağlamaktadır. Programın gelecekteki başarısı, karşılıklı güvenin, akademik hareketliliğin ve ortak değerlerin eğitim yoluyla kurumsallaştırılabilmesine bağlıdır. Bu da TDT’nin 2040 Vizyonu’nun özünde yer alan bir hedeftir.
Structured Abstracts
This study delves into the strategic role of education diplomacy within the 2040 Vision of the Organization of Turkic States (OTS), with a particular focus on the Orhun Exchange Program. Framed as a regional initiative launched under the auspices of TÜRKÜNİB in 2017, the program seeks to enhance academic mobility and cultural cohesion among Turkic-speaking countries. The article situates the Orhun Exchange Program as both a symbol and instrument of regional integration, soft power projection, and the institutionalization of a shared academic identity in the Turkic world. The article first defines education diplomacy as a form of soft power and a sub-field of public diplomacy, aimed at creating long-term educational partnerships and fostering intercultural understanding. In the era of globalization, where countries seek influence through non-coercive means, educational diplomacy has emerged as a compelling strategy. The Orhun Program operates precisely within this logic, aiming to strengthen academic cooperation, cultural unity, and mutual recognition among Turkic nations, including Turkey, Azerbaijan, Kazakhstan, Kyrgyzstan, and others.
Using a qualitative-descriptive methodology, the study reviews official documents, strategic vision papers (especially the TDT 2040 Vision), and comparative literature on international exchange programs such as Erasmus+. The analysis reveals that although the Orhun Exchange Program is still in a developmental stage, it reflects many of the aspirations outlined in the 2040 Vision, particularly in the areas of academic integration, youth engagement, and cultural diplomacy. The program’s key pillars—student and academic staff exchange, joint research projects, mutual course recognition, and language education—are designed to create a transnational academic ecosystem rooted in shared history and values.
Methodologically, this research is grounded in a qualitative-descriptive framework, relying on a rich combination of primary and secondary sources. These include official documents published by the Organization of Turkic States, vision statements, university-level program evaluations, and scholarly works on public and education diplomacy. Special attention is given to policy documents issued by institutions such as TÜRKÜNİB, YÖKAK, and national ministries of education. Furthermore, semi-structured expert interviews and evaluations of pilot implementations are referenced to assess practical challenges and institutional readiness.
A comparative perspective with the Erasmus+ Program reveals both opportunities and limitations. Erasmus+ has succeeded in creating a well-institutionalized system of academic mobility across Europe, supported by financial instruments, the ECTS credit transfer system, and centralized quality assurance. In contrast, the Orhun Program faces certain structural deficiencies, including funding shortages, administrative inconsistencies, and the absence of a standardized credit and accreditation mechanism across participating institutions. Moreover, language barriers and the lack of a common academic communication platform hinder the full potential of the program.
In the policy sphere, the Orhun Exchange Program’s institutionalization can benefit significantly from best practices drawn from Erasmus+, particularly in areas such as digitalized application systems, standardized learning agreements, mobility toolkits, and quality control protocols. The establishment of a unified digital mobility platform, inspired by the Erasmus Dashboard and European Student Card Initiative, could enhance transparency and user experience for both coordinators and participants. Another key recommendation involves deeper curricular integration. Developing thematic modules centered around Turkic history, linguistics, regional integration, and public diplomacy would give the Orhun Exchange Program a clear academic identity. Furthermore, creating a “Turkic Studies Minor” or joint certificate program across participating universities could serve as a flagship curriculum to attract students with an interest in cultural diplomacy and regional cooperation.
The comparative analysis also sheds light on governance gaps. Unlike Erasmus+, which operates under a supranational legal and budgetary framework managed by the European Commission, the Orhun Exchange Program lacks a centralized governance body with decision-making authority. Establishing a multilateral academic board or Orhun Secretariat with representatives from each member state could provide the strategic oversight and harmonization needed for long-term viability.
Nevertheless, the study emphasizes that the Orhun Program carries immense strategic potential. As a vehicle of Turkic education diplomacy, it not only supports student mobility but also contributes to the construction of a shared Turkic identity through common academic narratives, textbooks, and cultural curricula. The institutional actors involved—universities, ministries of education, and think tanks—serve as diplomatic agents in this multidimensional process, helping to craft a future-oriented, integrated academic space.
Furthermore, the paper highlights the multidimensional impact of the Orhun Exchange Program. Beyond academia, the initiative contributes to regional foreign policy alignment, people-to-people diplomacy, and the symbolic consolidation of Turkic solidarity. By promoting long-term interpersonal and institutional ties, the program supports the broader goals of the 2040 Vision, including visibility on the global stage, regional resilience, and soft power enhancement.
Finally, the article discusses the broader implications of regional educational diplomacy. In an increasingly multipolar world, regional organizations such as the OTS are seeking to assert their influence through soft power tools that do not rely on traditional geopolitical coercion. The Orhun Exchange Program, when strengthened, offers a platform for Turkic nations to collectively develop intellectual capital, regional leadership, and cultural cohesion in a manner that is locally rooted yet globally relevant.
In conclusion, the Orhun Exchange Program exemplifies the evolving role of education diplomacy in shaping regional blocs. Its alignment with the OTS’s strategic priorities underscores the need for sustained political commitment, institutional support, and academic innovation. If enhanced through well-designed reforms and integrated mechanisms, the Orhun Program can emerge as a flagship model of non-Western educational regionalism, offering an indigenous alternative to Western-dominated exchange paradigms.
The findings of this study thus contribute to the growing literature on education diplomacy, regional integration, and soft power, particularly in the context of post-Soviet, Turkic-speaking states. The program's future success will depend on its ability to institutionalize mutual trust, academic mobility, and shared values through education—a goal that lies at the heart of the OTS’s 2040 Vision.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.