İsrail Devleti’nin 1948’de kuruluşu, yalnızca Yahudi milliyetçiliğinin sonucu değil; aynı zamanda Avrupa’daki antisemitizmin, sömürgeci güçlerin politikalarının, dünya savaşlarının ve uluslararası dengelerin etkisiyle şekillenmiş bir tarihsel sürecin ürünüdür. 19. yüzyılın sonlarında Theodor Herzl önderliğinde kurumsallaşan siyasal Siyonizm, yüzyıllardır dini bir özlem olan “Siyon’a dönüş” düşüncesini siyasi bir projeye dönüştürdü. Özellikle Doğu Avrupa’daki pogromlar ve Yahudi karşıtı politikalar, Yahudilerin Filistin’de bir devlet kurma taleplerini güçlendirdi. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin yayınladığı Balfour Deklarasyonu, Yahudilere “ulusal yurt” sözü vererek Siyonist hareketi uluslararası meşruiyete kavuşturdu. Ancak bu durum, Filistin’in çoğunluğunu oluşturan Arapların haklarını yok saydı ve ilerleyen yıllarda çatışmaların temelini attı. İngiliz mandası altında Yahudi göçü hızla artarken, Araplarla Yahudiler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. İkinci Dünya Savaşı ve Holokost, Filistin’e yönelik Yahudi göçlerini arttırırken bir yandan da Yahudi devletinin kuruluşuna zemin hazırladı. 1947’de Birleşmiş Milletler’in Taksim Planı kabul edildi; Yahudiler bu planı kabul ederken, Araplar reddetti. 14 Mayıs 1948’te David Ben-Gurion’un İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesiyle Arap-İsrail savaşları başladı.Türkiye’de ise İsrail’in kuruluşu şüpheyle karşılandı. Türk muhafazakâr basınında, özellikle Sebilürreşad Mecmuası’nda Siyonizm yalnızca bir Yahudi milliyetçiliği değil, aynı zamanda komünizm ve masonlukla bağlantılı küresel bir tehdit olarak yorumlandı. Cevat Rıfat Atilhan ve Hasan Zeki İskeçeli gibi yazarlar, Siyonizmi İslam’a, Türklere ve dünya barışına yönelik bir tehlike olarak gördüler. Sebilürreşad’daki yazılarda, müslümanların ve tüm dünyanın birleşerek bu tehdide karşı koyması gerektiği sıkça vurgulandı. İsrail’in kuruluşu, yalnızca Ortadoğu’nun siyasi haritasını değiştirmekle kalmadı; Türkiye’de de Siyonizm karşıtlığının ve İslam dünyasında dayanışma çağrılarının güçlenmesine yol açtı. Bu çalışmada İsrail Devleti’nin kuruluşuyla birlikte Türkiye’de oluşan Siyonizm karşıtlığının tarihsel arka planı muhafazakâr çevrelerin önde gelen yayın organlarından Sebilürreşad Mecmuası’nda kaleme alınmış olan yazılar çerçevesinde incelenmeye çalışılmıştır.
İsrail Devleti’nin 1948’de kuruluşu, yalnızca Yahudi milliyetçiliğinin sonucu değil; aynı zamanda Avrupa’daki antisemitizmin, sömürgeci güçlerin politikalarının, dünya savaşlarının ve uluslararası dengelerin etkisiyle şekillenmiş bir tarihsel sürecin ürünüdür. 19. yüzyılın sonlarında Theodor Herzl önderliğinde kurumsallaşan siyasal Siyonizm, yüzyıllardır dini bir özlem olan “Siyon’a dönüş” düşüncesini siyasi bir projeye dönüştürdü. Özellikle Doğu Avrupa’daki pogromlar ve Yahudi karşıtı politikalar, Yahudilerin Filistin’de bir devlet kurma taleplerini güçlendirdi. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin yayınladığı Balfour Deklarasyonu, Yahudilere “ulusal yurt” sözü vererek Siyonist hareketi uluslararası meşruiyete kavuşturdu. Ancak bu durum, Filistin’in çoğunluğunu oluşturan Arapların haklarını yok saydı ve ilerleyen yıllarda çatışmaların temelini attı. İngiliz mandası altında Yahudi göçü hızla artarken, Araplarla Yahudiler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. İkinci Dünya Savaşı ve Holokost, Filistin’e yönelik Yahudi göçlerini arttırırken bir yandan da Yahudi devletinin kuruluşuna zemin hazırladı. 1947’de Birleşmiş Milletler’in Taksim Planı kabul edildi; Yahudiler bu planı kabul ederken, Araplar reddetti. 14 Mayıs 1948’te David Ben-Gurion’un İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesiyle Arap-İsrail savaşları başladı.Türkiye’de ise İsrail’in kuruluşu şüpheyle karşılandı. Türk muhafazakâr basınında, özellikle Sebilürreşad Mecmuası’nda Siyonizm yalnızca bir Yahudi milliyetçiliği değil, aynı zamanda komünizm ve masonlukla bağlantılı küresel bir tehdit olarak yorumlandı. Cevat Rıfat Atilhan ve Hasan Zeki İskeçeli gibi yazarlar, Siyonizmi İslam’a, Türklere ve dünya barışına yönelik bir tehlike olarak gördüler. Sebilürreşad’daki yazılarda, müslümanların ve tüm dünyanın birleşerek bu tehdide karşı koyması gerektiği sıkça vurgulandı. İsrail’in kuruluşu, yalnızca Ortadoğu’nun siyasi haritasını değiştirmekle kalmadı; Türkiye’de de Siyonizm karşıtlığının ve İslam dünyasında dayanışma çağrılarının güçlenmesine yol açtı. Bu çalışmada İsrail Devleti’nin kuruluşuyla birlikte Türkiye’de oluşan Siyonizm karşıtlığının tarihsel arka planı muhafazakâr çevrelerin önde gelen yayın organlarından Sebilürreşad Mecmuası’nda kaleme alınmış olan yazılar çerçevesinde incelenmeye çalışılmıştır.
v
The establishment of the State of Israel in 1948 was not only the result of Jewish nationalism, but also a product of a historical process shaped by European antisemitism, colonial powers' policies, world wars, and international balances. Political Zionism, institutionalized under Theodor Herzl's leadership at the end of the 19th century, transformed the age-old religious longing for the "Return to Zion" into a political project. Especially the pogroms and anti-Jewish policies in Eastern Europe strengthened the demands of Jews to establish a state in Palestine. During the First World War, the Balfour Declaration issued by the British promised a "national home" to the Jews, legitimizing the Zionist movement internationally. However, this disregarded the rights of the majority of Arabs in Palestine and laid the foundation for future conflicts. While Jewish migration increased rapidly under British mandate, violent conflicts erupted between Arabs and Jews. The Second World War and the Holocaust increased Jewish migrations to Palestine and paved the way for the establishment of a Jewish state. In 1947, the United Nations Partition Plan was accepted; while Jews accepted the plan, Arabs rejected it. The Arab-Israeli wars began with David Ben-Gurion declaring Israel's independence on May 14, 1948. In Turkey, the establishment of Israel was met with suspicion. In the conservative Turkish press, especially in Sebilürreşad Magazine, Zionism was interpreted not only as Jewish nationalism but also as a global threat linked to communism and Freemasonry. Writers like Cevat Rıfat Atilhan and Hasan Zeki Iskeçeli saw Zionism as a danger to Islam, Turks, and world peace. Articles in Sebilürreşad emphasized the need for Muslims and the world to unite against this threat. The establishment of Israel not only changed the political map of the Middle East but also strengthened anti-Zionism in Turkey and solidarity calls in the Islamic world. This study attempts to examine the historical background of the anti-Zionism that emerged in Turkey with the establishment of the State of Israel based on articles published in conservative circles' prominent publication, Journal of Sebilürreşad.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.