Bu çalışma, sosyal medyanın tüketim harcamaları ve yoksulluk üzerindeki etkisini inceleyerek, bu platformların yoksullukla mücadelede potansiyel rolü değerlendirilmektedir. Günümüzde sosyal medya, ekonomik ve sosyal yaşamlarını dönüştüren önemli bir araç haline geldi. Sosyal medya, bir yandan ekonomik olanak sunarak sosyal dayanışmayı güçlendirebilirken, diğer yandan bireyler üzerinde tüketim baskısı oluşturarak yoksunluk hissini artmasına sebep olabilmektedir. Araştırma, Kırgızistan'ın Celalabat şehrinde yaşayan bireylerle yapılan görüşmelere dayanmaktadır. Katılımcılara sosyal medya kullanımları, tüketim harcamaları, yoksulluk algıları ve sosyal medyanın yoksulluk ile mücadelede potansiyel rolü ile ilgili konularda sorular yöneltilmiştir. Katılımcıların vermiş oldukları cevaplar nitel araştırma yöntemi kullanılarak analiz edilmiş ve değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular, sosyal medyanın tüketim kapasitesini şekillendirdiğini ve bireyleri özellikle kampanya, indirim ve influencerların önerileri tüketime yönlendirdiğini göstermektedir. Aynı zamanda sosyal medya platformlarında sürekli sergilenen lüks yaşam tarzlarının bireylerinde ekonomik yetersizlik algısını pekiştirdiği ve sosyal karşılaştırmalar yoluyla psikolojik yoksunluk hissini artırdığı tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda, sosyal medyanın çift yönlü etkisini gösteren bazı temalar tespit edilmiştir. Tüketim baskısı, zaman yönetimi sorunları, güven-güvensizlik algısı ve yoksunluk duygusu gibi olumsuz tarafları öne çıkarken, olumlu gelişmeler arasında ise ekonomik ve pratik olanaklara erişim, toplumsal evrensel yaratım ve dayanışmacı ağlarını güçlendirme potansiyeli bulunmaktadır. Özellikle sosyal medya aracılığıyla sağlanan bağış kampanyaları ve toplumsal hayattaki çalışmalar, yoksullukla mücadelede sosyal medyanın önemli bir araç olarak değerlendirilebileceğini ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, sosyal medyanın tüketim ve yoksulluk algıları üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratan güçlü bir platformdur. Bu nedenle, sosyal medyanın tüketiminin baskısını azaltacak şekilde düzenlenmesi ve yoksullukla mücadelede etkin bir araç olarak kullanılması için politika ve uygulamaların geliştirilmesi gerekmektedir.

This study examines the impact of social media on consumption expenditures and poverty, and evaluates the potential role of these platforms in combating poverty. Today, social media has become an important tool that transforms economic and social lives. While social media can strengthen social solidarity by providing economic opportunities, it can also increase the feeling of deprivation by creating consumption pressure on individuals. The research is based on interviews with individuals living in the city of Jalalabad in Kyrgyzstan. Participants were asked questions about their social media use, consumption expenditures, perceptions of poverty, and the potential role of social media in combating poverty. The responses given by the participants were analyzed and evaluated using qualitative research methods. The findings show that social media shapes consumption capacity and directs individuals to consume, especially campaigns, discounts, and influencer recommendations. At the same time, it has been determined that the luxurious lifestyles constantly displayed on social media platforms reinforce the perception of economic inadequacy in individuals and increase the feeling of psychological deprivation through social comparisons. As a result of the research, some themes that show the bidirectional effect of social media have been identified. While the negative aspects such as consumption pressure, time management problems, perception of trust-distrust and sense of deprivation come to the fore, the positive developments include access to economic and practical opportunities, social universal creation and the potential to strengthen solidarity networks. In particular, donation campaigns provided through social media and works in social life reveal that social media can be considered as an important tool in the fight against poverty. In conclusion, social media is a powerful platform that creates both positive and negative effects on consumption and perceptions of poverty. Therefore, policies and practices need to be developed in order to reduce the pressure of consumption of social media and to use it as an effective tool in the fight against poverty.