Çin'in yükselişi olgusu, aktör için küresel anlamda güç ve nüfuz üreten bir aşamaya dönüşmüştür. Yükseliş ekonomik alanda başlamış, son dönemde ise siyasi ve askeri alanlara yayılmıştır. Yükselişin ekonomi alanındaki yansımasının birçok kanıtlayıcı unsuru bulunmaktadır. Küresel üretim merkezi olarak istikrarlı büyüme, ihracat ve buna bağlı olarak kalıcı dış ticaret fazlaları en önemli unsurlar arasında yer almaktadır. Bu çalışma ise, bu gerçekliğin ender tartışılan bir yönü olan dışa doğru doğrudan sermaye yatırımlarına odaklanmaktadır. Çalışma, aktörün OFDI'lerinin, ekonomik katkılarının yanı sıra, özellikle daha yüksek yatırım kademelerinde dış politika konularında etki uygulamak için kullanılabileceğini öne sürmektedir. Bu yatırımlar, ikili ilişkilerde avantajlı bir konum yaratma potansiyeline bünyesinde barındırmaktadır. Yatırımın yöneldiği hedef ülke, özellikle yatırıma ihtiyaç duymakta ise, yatırımın menşe ülkesine taviz verme eğiliminde olabilmektedir. Pekin gerçekten de dış politika alanında bu yatırımların ulaştığı boyuttan, iktisadi gücünü oluşturan diğer öğelerden olduğu gibi, faydalanma niyetindedir. Aktörün küresel yatırımlarının yarattığı güç ve etki hem küresel ekonomi politikte hem de ikili ilişkilerinde kendisi için bir kaldıraç etkisi yaratmaktadır. Çalışma, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde Çin'in OFDI'lerine yönelik tedbirlerin yalnızca ulusal güvenlik kaygılarıyla ilgili olmadığını iddia etmektedir. Bu önlemler, aynı zamanda Çin'in küresel yatırımlarının kendisi için yarattığı ekonomi politik avantaja ve ikili ilişkilerde üstünlük potansiyeline verilen yanıtlar olarak da karşımıza çıkmaktadır.

The phenomenon of the rise of China has evolved into a phase that generates global power and influence for the actor. The rise commenced in the economic sphere; and recently, it has proliferated into political and military domains. Numerous elements of the rise exist in the economy sphere. As the global production hub, consistent growth, exports, and accordingly persistent foreign trade surpluses are among the most significant elements. This study will focus on a relatively underexplored facet of this reality, namely Outward Foreign Direct Investment (OFDI).  The study posits that the actor's OFDIs, alongside their economic contributions, may be employed to exercise influence on foreign policy matters, especially at higher investment tiers. They have the potential to establish an advantageous position in bilateral relations. The investment's recipient country, especially if it needs investment, will be more predisposed to grant concessions to the investing country. Beijing intends to leverage its extensive OFDI capacity in the field of foreign policy along with other elements of economic power. The power and influence derived from the actor's global OFDIs provide leverage in both the global political economy and bilateral relations. The study claims that the measures in particularly developed countries like United States and United Kingdom towards Chinese OFDIs are not solely about national security concerns. At the same time, these measures appear as responses to the economy political advantage and favourable standing in bilateral ties that China's global investments have conferred upon the actor.