Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren dış politikasında Batı ittifakı ve Batılı devletlerle yakın ilişkiler kurmayı büyük ölçüde temel eğilim olarak belirlemiştir. Bu yaklaşımın temelinde ise Türkiye’nin bu stratejiyle birlikte gelişmiş devletler arasında yer alabileceği ve tehditleri bertaraf edebileceği inancı yatmıştır. Söz konusu stratejinin uygulanmasının zirve noktası da Menderes dönemi olmuştur. Tek parti iktidarı sonrasında yönetimi devralan Menderes ve Demokrat Parti, dış politikasında ABD ile birlikte hareket etmeyi hayati önemde görmüş ve uygulamalarını bu bağlamda şekillendirmiştir. Bir taraftan iç siyasetteki etkisini arttırmaya çalışan Menderes, diğer taraftan da hem kendi hem de ülkenin siyasi bekası adına dış politikasını yürütmüştür. Kendisinden sonraki dönemin dış politika koşullarının oluşmasında da önemli bir etki sahibi olan Menderes, amacına ısrarlı yöntemler kullanmak suretiyle ulaşabilmiş ve Türkiye’yi Batı bloğunun bir parçası haline getirebilmiştir. Bu çalışmada, Türk dış politikasının en bariz hareket mantığı olan Batı ittifakı içerisinde yer almanın başlangıç noktasını oluşturan Menderes döneminin dış politika analizi yapılacaktır. Bunun için öncelikle dönemin uluslararası politika koşulları ele alınacak ve daha sonra Menderes’in dış politika yaklaşımı incelenecektir. Daha sonra, Menderes’in dış politikasının somut göstergeleri olarak kabul edilebilecek olan NATO üyeliği ve Bağdat Paktı’nın kurulması süreçlerindeki dış politika uygulamaları değerlendirilecektir. Nihayetinde, Türkiye’nin Batı temelli dış politikasına yönelik tartışmaların, döneme dair çalışmaları temel alarak yürütülmesine yönelik çıkarımda bulunarak çalışma tamamlanacaktır.
To make close relations with the Western alliance and Western governments has been determined as a major trend in foreign policy by the Republic of Turkey since the establishment. This approach is based on the belief that Turkey could be one of the developed nations and eliminate threats with this strategy. The peak point of the implementation of this strategy was the Menderes period. Menderes and the Democratic Party, who took over after the single-party rule, considered it vital to act together with the US in their foreign policy. Trying to increase its influence in domestic politics on the one hand, Menderes also carried out its foreign policy on behalf of both its own and country’s political survival. Menderes, has a significant impact on the formation of foreign policy in the next period, reached his aim, through the use of insistent methods, and Turkey has become a part of the Western bloc. In this study, the foreign policy of the Menderes period, which constitutes the starting point of being in the Western alliance and the most obvious logic of Turkish foreign policy, will be analyzed. For this, firstly the international policy conditions of the period will be discussed and then Menderes' foreign policy approach will be examined. Later, foreign policy implementations during the NATO membership and the establishment of the Baghdad Pact, which can be accepted as concrete indicators of Menderes' foreign policy, will be evaluated. Finally, it will be completed with the making an inference about Turkish Western-based foreign policy.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.