1960-1980 dönemi, Türkiye’de din-devlet ilişkileri ve siyasi partilerin din politikalarının yoğun olarak tartışıldığı bir dönemdir. 1960 darbesi ve 1961 Anayasası, bazı yönleriyle özgürlükçü bir çerçeve sunsa da Türk Ceza Kanunu’nun 141, 142 ve 163. maddeleri fikir ve inanç özgürlüklerini sınırlandırmıştır. Milli Birlik Komitesi döneminde, dinin devlet politikalarındaki yeri tartışmalı bir konu olmuştur. MBK, dinin siyasi bir araç olarak kullanılmasına karşı çıkmış ve dini "saf ve lekesiz" tutma amacını benimsediğini iddia etmiştir. Ancak bu dönemde dinin toplumsal hayattaki etkisi tamamen göz ardı edilmemiş, hatta bazı subaylar tarafından dinin milli birliğin sağlanmasında önemli bir rol oynadığı vurgulanmıştır. 1961-1971 yıllarında koalisyon hükümetleri, din eğitimi ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın rolü üzerinde durmuş, imam hatip okullarının kapatılması veya artırılması gibi konular tartışılmıştır. Bu dönemde AP ve CHP gibi partiler, din eğitimi ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın rolü üzerinde durmuşlardır. İsmet İnönü ve Süleyman Demirel gibi liderler, dinin siyasete alet edilmemesi gerektiğini vurgularken, aynı zamanda "aydın din adamları" adı altında devlet nezdinde makbul Müslüman yetiştirme hedefini benimsemişlerdir. 1971-1980 döneminde ise askeri müdahaleler ve koalisyon hükümetleri, din eğitimine yönelik adımlar atmış, özellikle CHP-MSP koalisyonu imam hatip okullarının orta kısımlarını açmış ve imamlara kadro tahsisi sağlanmıştır. Milliyetçi Cephe hükümetleri döneminde din, milli birliğin korunmasında önemli bir araç olarak görülmüş, ancak dinin siyasete alet edilmesi riski de artmıştır. Bu dönem, laiklik ile dini değerler arasında denge arayışının yoğun yaşandığı bir süreç olmuştur.
The 1960-1980 period was a period of intense debate on religion-state relations and the religious policies of political parties in Turkey. Although the 1960 coup d'état and the 1961 Constitution provided a libertarian framework in some aspects, Articles 141, 142 and 163 of the Turkish Penal Code restricted freedoms of thought and belief. During the period of the National Unity Committee, the place of religion in state policies was a controversial issue. The MBK opposed the use of religion as a political tool and claimed to have adopted the aim of keeping religion “pure and untainted”. Between 1961 and 1971, coalition governments emphasized religious education and the role of the Presidency of Religious Affairs, and issues such as the closure or increase of imam hatip schools were discussed. In the 1971-1980 period, military interventions and coalition governments took steps towards religious education, especially the CHP-MSP coalition opened the middle sections of imam hatip schools and allocated staff for imams. During the period of the Nationalist Front governments, religion was seen as an important tool for the protection of national unity, but the risk of religion being used for politics increased. This period was characterized by an intense search for a balance between secularism and religious values.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.