Eylemlerin sorumluluğunu kabul etmeyip sebebini zaman, uğursuzluk ve kader gibi başka hususlara bağlama çabaları tarihte hep olagelmiştir. Sorumluluğun ön şartı akıl ve özgürlük olduğundan eylemlerini kendi gücü ve yetenekleriyle yapan bir kişi niyet ve iradesinden sorumlu olmaktadır. İnsanların sorumluluğu kabul etme veya reddetme görüşlerini dini metinlere dayandırma çabalarının kader teolojisini oluşturduğu söylenebilir. Sözgelimi Emevî bazı yöneticilerin haksız siyasî icraatlerinin sorumluluğundan kaçınma çabaları onları cebrî kadere sarılmaya yöneltti. İlâhî irade kapsamında insan eyleminde hiçbir sorumluluğu olmadığı tezine sarıldılar. Buna karşılık eylemlerinde insanın sorumlu olduğunu savunan Kaderiyye ve Mürcie gibi ekoller ortaya çıktı. Kader, siyasî dünyevî gerekçelerle iman olgusu haline getirildi. Hadis kültürüyle şekillendirildi. Dini algı bu inanca yönlendirildi. Kurʿân’da kader; ilâhî ilim, irade, hikmet, kudret ve yaratılış bakımından kâinatta, plan, program, ölçü ve denge anlamındadır. İtikad bağlamında “kadere iman” ise geçmemektedir. Kurʿân’a dayalı bir kader teolojisinin kişilik oluşumunda büyük faydası olurken Kurʿân’a dayanmayan çarpık bir kader anlayışının insana ve topluma zararları yadsınamaz. Eylemlerinden sorumlu olduğu hissi hayatı olumlu yönde etkiler. Sorumlu ve duyarlı insan düzgün, düzenli ve planlı bir hayat yaşar, hem dünyasını hem de âhiretini cennetlere çevirebilecek yetilere sahip olur. Nefis eğitimi ve alışkanlık kazanarak sabırlı, tahammüllü, usanmayan bir karakter kazanılabilir. Allah, insana aklını ve iradesini kullanarak kin, haset ve düşmanlık barındıran duyguları sabırla gemlemesini nefsi terbiye ile kendisi için yaşamsal ilâhî buyruklara kendini alıştırmasını ister, onu gücü ve kapasitesi ile sorumlu tutar. Her birey kendi güç, yetenek ve kapasitesinin farkındalığını bilmek böylece iradesini iyi, güzel ve doğruya yönlendirmek durumundadır. Aklı olan özgür bir bireyin sorumlu olduğu fiilleri bilmekten, ilim ve bilim ışığında sabırla nefsini terbiye etmekten, olumsuz hallerini azimle güzelliklere dönüştürmekten, zararlı şeylere karşı tedbir almaktan ve hayatını düzene sokmaktan sorumlu olduğu söylenebilir.
Efforts to deny responsibility for actions and connect the cause with other issues, such as time, bad luck and fate, have always been in history. Since the prerequisite for responsibility is reason and freedom, a person who does his actions with his own strength and abilities is responsible for his intentions and will. It can be said that the efforts of people to base their view of accepting or rejecting responsibility on religious texts constitute the theology of destiny. For example, the efforts of some Umayyad rulers to avoid responsibility for their unfair political actions led them to cling to forced fate. They clung to the thesis that he had no responsibility in human action within the scope of the divine will. In response, schools such as Qadariyya and Murciah appeared, which argued that man is responsible for his actions. The fate was turned into a phenomenon of faith on political-worldly grounds. It was shaped by hadith culture. Religious perception was guided by this belief. In the Qurʿan, fate means plan, program, measure and balance in the universe in terms of divine knowledge, will, wisdom, might and creation. In the context of Itiqad, “faith in fate” does not pass. While a Qurʿan-based theology of fate has a great benefit in personality formation, the damages of a distorted understanding of fate that is not based on the Qurʿan, to the person and society are undeniable. The feeling that he is responsible for his actions positively affects life. A responsible and sensitive person lives a smooth, orderly and planned life, has the abilities to turn both his world and the hereafter into paradise. By acquiring excellent education and habits, one can acquire a patient, tolerant, tireless character. Allah wants man to patiently experience the feelings of hatred, envy and hostility using his mind and will, to accustom himself to the vital divine commandments for himself with self-education, and holds him accountable with his strength and capacity. Each individual must know the awareness of his own strength, abilities and capacity so that he can direct his will to the good, the beautiful and the right. It can be said that a free individual with a mind is responsible for knowing the actions for which he is responsible, patiently educating himself in the light of knowledge and science, turning his negative states into beauties with perseverance, taking measures against harmful things and streamlining his life.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.