Bu makalede Tanrı’nın varlığının delillerinden en eski delil olan hareket delilini islam düşüncesinin en önemli filozflarından olan İbn Sînâ ve İbn Miskeveyh’i esas alarak inclemeye çalıştık. Ancak hareket delili en eski delil olması hasebiyle öncelikli olarak giriş kısmında Platon ve Aristoteles’in hareket delili ile ilgili düşünclerine yer verdik. Herakleitos'tan Aristoteles’e kadar fiziğin temel konusu hareket ve değişimdir. Filozoflar, fiziksel hareketi, evreni, metafiziksel olarak açıklamalarında kullanmışlardır. Bu bağlamda hem Platon’da hem de Aristeles’te, doğadaki hareketten yola çıkarak bir ilk hareket ettiriciye ulaşılabilir düşüncesi hakimdir. Hareket delili kısaca doğada bir hareket mevcuttur, bu hareket bir hareket ettiriciye muhtaçtır o da başka bir hareket ettiriciye muhtaçtır. Bu hareket zinciri sonsuza kadar devam etmeyeceğine göre bir ilk hareket ettiricinin olması gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. Hareket delilini ilk olarak sistemli bir şekilde ele alan Aristoteles, doğada var olan hareketten yola çıkarak bir İlk Hareket Ettirici olması gerektiği düşüncesine fiziksel bir temellendirme yaparak ulaşmaktadır. Hareket delili ile ilgili düşüncelerine yer verdiğimiz İbn Sînâ ve İbn Miskeveyh’in, Aristoteles’ten almış oldukları bu hareket delilini ondan farklı nasıl yorumladıklarını hangi yönleriyle ondan ayrıldıklarını ve hangi yönden onun düşüncelerine benzerliklerini ortaya koymayı amaçlamaktayız. İbn Sînâ da tıpkı diğer konularda olduğu gibi bu konuda da Aristolestes’ten etkilenmiştir. Ancak İbn Sînâ, bu delili Yeni Eflatuncu bir bakış açısıyla kendi sistemi içererisinde yeniden yorumlamıştır. Bu yüzden Aristoteles ile ayrıldığı bazı noktalar olmuştur. İbn Miskeveyh de bu delili Aristoteles’ten alarak yeniden yorumlamıştır. Ancak o, Aristoteles’in düşüncesinin çoğuna sadık kalmıştır. O, bu delili Tanrı’nın varlığının kanıtlanmasında en önemli delil olarak değerlendirmektedir.
In this article, we tried to analyze the proof of motion, which is the oldest of the proofs of the existence of God, on the basis of Ibn Sînâ and İbn Miskeveyh, who are among the most important philosophers of Islamic thought. However, since the evidence of motion is the oldest evidence, we have primarily included the thoughts of Plato and Aristotle on the evidence of motion in the introduction. From Heraclitus to Aristotle, the main subject of physics is motion and change. Philosophers have used physical motion, the universe, in their metaphysical explanations. In this context, the idea that a first mover can be reached based on the movement in nature is dominant in both Plato and Aristeles. Evidence of motion, in short, there is a motion in nature, this motion needs a mover, which in turn needs another mover. This chain of motion is based on the notion that there must be a first mover, since it will not continue indefinitely. Aristotle, who first systematically dealt with the proof of motion, arrives at the idea that there must be a Primordial Mover, starting from the motion existing in nature, by giving a physical basis. We aim to reveal how Ibn Sînâ and İbn Miskeveyh, whose thoughts on the proof of motion we have included, interpreted this proof of motion they received from Aristotle differently from him, in what ways they differed from him, and in which ways they resembled his ideas. Avicenna was also influenced by Aristotle in this matter, just as he was in other subjects. However, Avicenna reinterpreted this evidence from a Neoplatonic point of view within his own system. Therefore, there were some points where he differed with Aristotle. Ibn Miskeveyh also reinterpreted this evidence by taking it from Aristotle. But he remained faithful to much of Aristotle's thought. He considers this evidence as the most important evidence in proving the existence of God.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.