Arapların divanı olarak nitelendirilen şiir, tarih sahnesine çıktığı günden itibaren sadece edebi bir meta olmakla kalmamış onların yaşamlarına da eşlik etmiştir. Şiir Arap toplumunun hüzün, sevinç, yergi ve övgülerinin yansıdığı sahne haline gelmiştir. Bunun yanında şiir, toplumsal etkileşimin yaşandığı ve ekonominin kalbinin attığı panayırların vazgeçilmezi haline gelmiştir. Bu da şairlerin toplum nazarında önemli ve etkin bir konuma gelmesini sağlamıştır. Buna binaen kabilevî yapıyı benimsemiş olan Araplar, övgü ve yergilerini de şairlerin üzerinden icra etmeye çalışmışlardır. Asabiyet bağını önemseyen kabilevi yapılar, şairler eşliğinde sahip oldukları güç, konum ve maddi varlıklarla övünürken muhataplarını bu hususlardan yoksun olmakla yermişlerdir. Toplumsal davranış haline gelen bu faaliyetler zamanla, yerginin edebi kisveye bürünmüş hali olan hicvin bir şiir türüne dönüşmesini sağlamıştır. Buna ek olarak tarihi olaylara eşlik eden hiciv, meydana gelen devinimlere mutabık olarak içerikleri ve metaforlarıyla değişimlere uğramıştır. Necâşî el-Harisî de (ö. 40/660?) bahsi geçen devinimlere şahit olan hiciv şairidir. Muhadram şairlerden olan Necâşî’nin günümüze ulaşan hicivleri, cahiliye döneminden sınırlı bir kesiti yansıtmasına rağmen Sâdru’l-İslam döneminin önemli bir kesitini yansıtmaktadır. Necâşî, özellikle siyasi-itikadi olayların yaşandığı çalkantılı dönemde, ilkin Hz. Ali’nin yanında yer almış, daha sonra Hz. Muaviye’nin safına geçmiştir. Dolayısıyla bahse konu olan hicivler hem tarihi açıdan hem de hiciv sanatında tarihsel devinimlerin etkisini ortaya koymak bakımından da önem arz etmektedir. Bu makalede bahsi geçen mülahazalar ışığında Necâşî’nin hicivleri analiz edilip hicvin muhteva açısından geçirdiği değişikliklere işaret edilecektir.
Poetry, which is described as the Divan of the Arabs, has not only been a literary commodity but has accompanied their lives since the day it appeared on the stage of history. Poetry has become the stage where the sadness, joy, satire and praise of this society are reflected. In addition, poetry, which takes on a religious identity by hanging on the wall of the Kaaba, has become an indispensable part of fairs where social interaction is experienced and the heart of the economy beats. This enabled the poets to be in an important and effective position in the eyes of the society. Accordingly, the Arabs, who adopted the tribal structure, tried to perform their praise and satire on the poets. Tribal structures that care about the bond of asabiyyah boasted about their power, position and material possessions in the company of poets, and they blamed their interlocutors for being deprived of these issues. These activities, which have become a social behavior, have enabled satire, which is the literary disguise of satire, to be included under the subtitle of the genre of poetry. In addition, the satire accompanying historical events has undergone changes with its content and metaphors in accordance with the movements that have taken place. Negus al-Harisi (d. 40/660?) is one of the poets known as the satirical poet who witnessed the movements mentioned. Although the satires of Negus, one of the Muhadram poets, that have survived to the present day, reflect a limited section from the period of ignorance, they reflect an important section of the Sadru'l-Islam period. Negus, especially in the turbulent period when political-theological events were experienced, first of all, Hz. He was next to Ali and later Hz. He passed over to Muawiyah. Therefore, the satires in question are important in terms of history, but also in terms of revealing the effect of historical movements in the art of satire. With these considerations, in this article, Negus' satires will be analyzed and the movements of satire in terms of content will be pointed out.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.