Yabancılaşma Olgusunun Aksiyolojik Boyutu

Author:

Number of pages:
323-331
Language:
Türkçe
Year-Number:
2020-Volume 15 Issue 3

Bu çalışmamızda yabancılaşma olgusunun aksiyolojik boyutunu ele aldık. Buna göre aksiyolojik yabancılaşmanın, insan ile onun tarihsel varoluşu arasındaki sapma veya çelişkilerle oluştuğu anlaşılmaktadır. Burada insan, maddî veya manevî gerekçelerle özünü, üretmiş olduğu fiillerine aktarmakta ve bunlar üzerinden dışsallaşarak, nesnel bir unsur veya unsurlara dönüşmektedir. Üretilmiş bu nesnel unsurların, dış dünyanın ihtiyaç veya arzularını karşılamak üzere dolaşıma girmesiyle birlikte öz ile fiiller arasındaki varoluşsal bütünlük bozularak insan, kendi kendinden soğumakta veya dışsallaşmış özüne karşı yabancılık hissetmektedir. Çünkü insan burada insan olduğu için değil, üretmiş olduğu bu fiillerin hatırı için itibar görmektedir. Zira önemli olan, insanın kendisi değil, üretmiş olduğu fiillerin dış dünyadaki karşılığıdır. Haliyle bu durum, insanın gaye varlık olma konumunu yitirip, başkası veya başka şeyler için araçsallaşmasına yol açmaktadır. Fiillerde başlayıp, bütün bir ruhsal bünyeye sirayet eden bu durum insanın, aksiyolojik olduğu kadar ontolojik olarak da düşüşü veya değer kaybına yol açmaktadır. Bu nedenle insan ile onun tarihsel varoluşu arasındaki bütünlüğün muhafazası hayati bir öneme sahiptir. Bu ise zat ile fiiller arasındaki konumsal ilişkinin/dengenin doğru ve sağlam bir zemine oturtulmasıyla mümkün hale gelecektir. Bu da insanın, kendi fiilleri de dâhil olmak üzere din, kültür, tarih veya gelenek gibi maddî veya manevî hiçbir şey için bir araç değil, bizatihi kendinin bir amaç olduğunu kabul etmekle gerçeğe dönüşecektir.

Keywords


In this study, we dealt with the axiological dimension of the alienation phenomenon. According to this, it is understood that axiological alienation arises from the deviations or contradictions taken place between human and his historical existence. Here, the human transfers his essence to the acts he has produced, with the material or spiritual reasons, and becomes an objective element or elements by externalizing through them. With the introduction of these produced objective elements into circulation to meet the needs or desires of the external world, the existential integrity between the essence and the actions is disrupted, and the man feels alien to his externalized essence. Because, here people are respected for the sake of these acts, not because of themselves. Because what matters is not the human himself, but the external equivalent of the acts he produces. Naturally, this situation causes the human to lose his position of being a goal and becomes instrumental for someone else or other things. This situation, which starts in the acts and spreads to the whole spiritual body, leads to a decrease or develuation of human ontologically as well as axiologically. For this reason, the maintenance of the integrity between human and his historical existence is crucial. This will be possible by placing the spatial relationship/balance between the essence and acts on a right and solid ground. This will come true by accepting that human is an aim in himself, not a means for anything material or spiritual, such as religion, culture, history or tradition, including his own actions.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 956
Number of downloads 550

Share

Turkish Studies-Comparative Religious Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.