JOHN LOCKE VE JOHN RAWLS’UN KURAMLARINDA ADALET DÜŞÜNCESİ: SÖZLEŞME VE RASYONALİTE

Author:

Number of pages:
1435-1445
Language:
Türkçe
Year-Number:
2019-Volume 14 Issue 4

Bu makalenin konusu John Locke ve John Rawls’un kuramlarında karşımıza çıkan adalet anlayışlarıdır. Locke klasik liberalizmin kurucu babaları arasında yer alırken, Rawls da geleneğin 20. yüzyılda yaşadığı yeniden doğuş ve artan görünürlük ile ilişkilendirilen bir isimdir. İncelemede izlenecek yol iki ana eksen etrafında kurgulanmıştır. İlk eksen, adalet kavramını çerçeveleyen genel kuramsal yapıların genel hatlarıyla ortaya çıkarılmasına tekabül eder. İkinci eksen ise adalet fikrinin şekillenmesinde rol oynayan eşitlik, özgürlük, rıza, sözleşme ve rasyonalite kavramlarının tartışmaya dâhil edilmesini gerektirmektedir. Bunlar arasından sözleşme ve rasyonalite temaları Locke ve Rawls’un adalet anlayışlarının benzeştiği ve farklılaştığı zeminlerin ana unsurları olarak vurgulanacak ve özel bir ağırlıkla ele alınacaktır. Rawls tartışması düşünürün erken dönem çalışmalarıyla sınırlı olarak yürütülecek ve esas olarak Bir Adalet Teorisi isimli esere yoğunlaşacaktır. Bu tercihin nedeni Rawls’un geç dönem eserlerinde rastlanan kuramsal yön değiştirmenin makalenin kapsamı dışında bırakılmasıdır. Eşitlik ve özgürlük fikirleri her iki düşünürün de adalet kavramsallaştırmaları açısından temel bir başlangıç noktası teşkil eder ve eşit özgürlük ya da özgürlükte eşitlik olarak tarif edebileceğimiz bir kavram seti olarak tanımlanabilir. Benzer biçimde rasyonalite fikri de merkezi bir önem ve işleyişe sahiptir. Hem Locke hem de Rawls için rasyonalite bireyleri tanımlayan bir özellik olmanın yanı sıra, onları sözleşme aracılığıyla adalet arayışına yönlendiren temel bir niteliktir. Bu anlamda adil bir toplumsal yapının inşa edilmesi Locke açısından doğal hakların daha güçlü koruması, Rawls içinse toplumsal işbirliğinin sağladığı faydalar açısından rasyonel sayılmaktadır.

Keywords


The topic of this essay is the concept of justice in the works of John Locke and John Rawls; the former being the foremost figure associated with classical liberalism, and the latter being associated with the liberal renaissance of the 20th century. I approach the subject by way of 1) delineating the theoretical frameworks put forward by the thinkers, and 2) explicating the concept of justice in connection with some adjacent ideas such as equality, freedom, consent, contract, and rationality. I accept the last two items on the list as particularly significant, and deal with them with special emphasis. In the case of Rawls, the discussion is limited to his early works, A Theory of Justice in particular; since his later writing are characterized by a theoretical turn towards incorporating certain elements of communitarian thought. For both Locke and Rawls, the freedom and equality of human beings operates as a foundational assumption. These concepts carry value and significance by themselves, and seem, furthermore, to combine into the notion of equality in liberty. The idea of rationality in this context appear to be a defining feature of the individual on the one hand, and as a capacity motivating the terms of social cooperation on the other. For Locke and Rawls respectively, contracting into a just society falls in line with rationality by virtue of enabling better protection for natural rights or by enabling the individual to enjoy the benefits of fair social cooperation.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 1,141
Number of downloads 935

Share

Turkish Studies-Social Sciences
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.