Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin Anadolu Mirası: Torunların İzinde İlmî ve Kültürel Etki

Author:

Number of pages:
311-330
Language:
Türkçe
Year-Number:
2023-Volume 18 Issue Ö1

İbnü’l-Arabî, tasavvufun öncü isimlerinden biri ve kendi ekolünün kurucusu olarak, İslam dünyasına ve tasavvuf geleneğine büyük katkılarda bulunan önemli bir şahsiyettir. Endülüs’te doğmuş olmasına rağmen, irfan yolculuğunu Anadolu’ya taşımasıyla bu coğrafyada da derin izler bırakmıştır. Böylelikle Anadolu, İbnü’l-Arabî’nin fikirlerinin ve öğretilerinin kök saldığı önemli merkezlerden biri olmuştur. Onun Anadolu’daki irfan yolculuğu, düşünce dünyasını büyük ölçüde zenginleştirmiş ve bu topraklarda kendine özgü bir miras bırakmıştır.

İslam dünyasının yanı sıra özellikle Anadolu’daki sufiler ve düşünürler, İbnü’l-Arabî’nin öğretilerini benimsemiş ve bu öğretileri Anadolu tasavvuf geleneğinde yaşatmaya çalışmışlardır. İbnü’l-Arabî’nin tasavvuf anlayışı, “Vahdet-i Vücud” (Varlığın Birliği) doktrini etrafında şekillenir. Bu doktrin, evrenin bir bütün olarak Allah’ın varlığında birleştiğini öne sürer. Ona göre yaratılmış her şey Allah’ın tecellisi ve birliğinin yansımasıdır. İbnü’l-Arabî’nin bu anlayışı, tasavvuf düşüncesinde önemli bir değişikliğine işaret etmektedir. Zira İslam tasavvufunda sıkça kullanılan semboller ve metaforlar üzerine derinlemesine çalışmalarıyla İbnü'l-Arabî, aynı zamanda insanın Allah’a ulaşma sürecini açıklamış ve tasavvufi yolları detaylı bir şekilde ele almıştır. Şiirsel eserleri ve felsefi yazıları, onun düşüncelerini daha geniş bir kitleye ulaştırmış ve tasavvuf dünyasında etkileyici bir figür olmasını sağlamıştır. Dolayısıyla İbnü’l-Arabî’nin Anadolu’da bıraktığı miras, öğrencileri, müridleri ve takipçileri aracılığıyla nesilden nesile aktarılarak yaşatılmıştır. Onun irfan yolculuğu, bu topraklarda bir manevi zenginlik ve düşünsel derinlik kaynağı olarak hâlâ etkisini sürdürmektedir. Makale, İbnü’l-Arabî’nin torunlarının biyografik yaşamlarını ve devraldıkları mirası nasıl sürdürdüklerini ele almaktadır.

Keywords


Ibn al-Arabi, as one of the pioneering names of Sufism and the founder of his own school, is an important figure who made great contributions to the Islamic world and the Sufi tradition. Although he was born in Andalusia, he left deep traces in this geography by carrying his journey of wisdom to Anatolia. Thus, Anatolia became one of the important centers where Ibn al-Arabi's ideas and teachings took root. His journey of wisdom in Anatolia greatly enriched the world of thought and left a unique legacy in these lands.

In addition to the Islamic world, Sufis and thinkers especially in Anatolia adopted the teachings of Ibn Arabi and tried to keep these teachings alive in the Anatolian Sufi tradition. Ibn al-Arabi's understanding of Sufism is shaped around the doctrine of "Vahdet-i Vücud" (Unity of Being). This doctrine suggests that the universe as a whole is united in the existence of God. According to him, everything created is a reflection of God's manifestation and unity. This understanding of Ibn al-Arabi points to an important change in Sufi thought. With his in-depth studies on the symbols and metaphors frequently used in Islamic Sufism, Ibn al-Arabi explained the process of man reaching God and discussed the Sufism in detail. His poetic works and philosophical writings brought his thoughts to a wider audience and made him an impressive figure in the world of Sufism. Therefore, the legacy that Ibn Arabi left in Anatolia was kept alive by being passed on from generation to generation through his students, disciples and followers. His journey of wisdom still maintains its influence in these lands as a source of spiritual richness and intellectual depth. The article deals with the biographical lives of Ibn al-Arabi's grandchildren and how they continued the legacy they inherited.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 94
Number of downloads 138

Share

Turkish Studies - Language and Literature
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.