Unutulmuş Bir Bedeni, Politik Bir Nesne Olarak Anımsamak: Babamı Kim Öldürdü?

Author:

Number of pages:
511-525
Language:
Türkçe
Year-Number:
2023-Volume 18 Issue 1

Bu makale, Fransız romancı Edouard Louis’nin 2018 yılında kaleme aldığı ve 2020 yılında tiyatro oyununa uyarlanan Babamı Kim Öldürdü? adlı otobiyografik kısa romanını bireysel tarihin politik tarihe bağlı olduğunu ortaya koyan siyasi bir manifesto olarak ele alır. Bir anlatı türü olarak otobiyografiler, anlatıcının belleğinin şekillendirdiği gerçeklikler olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda otobiyografinin, bireysel ve kolektif bellekışığında anlaşılması doğru olacaktır. Maurice Halbwachs’ın kolektif bellek kuramı, bireysel belleğin, o kişiyi saran mikro ve makro grupların belleklerine bağlı olduğunu iddia eder. Halbwachs’a göre kişi, çevresindeki grupların belleklerinden bağımsız bir bellek oluşturamayacağından, yaşamını nasıl hatırladığının kontrolü elinde değildir. Bu bağlamda bireysel ve politik tarihin, Louis’nin anılarına bakışını nasıl etkilediğini anlamak önemlidir. Çalışma otobiyografi ve bellek arasındaki ilişkiyi, Foucault’nun yaklaşımlarını temel alan S. Bryan Turner’ın beden sosyolojisi kuramından yola çıkarak, bedenin politik bir nesneye dönüştüğünü ortaya koyarak açımlamaya çalışır. Bu çabanın sebebi, toplumun mikro parçası olarak bireyin iktidarın kararları ve politikalarından bağımsız bir yaşam süremeyeceği gerçeğidir. Bireyler nesneleşen bedenlere dönüşmüştür. Bu da iktidarların istenmeyen, azınlık, LGBT, göçmen ve suçlu gibi etiketlerle ötekileştirdiği bedenlerin, toplumun ayrıcalıklı kesimleri tarafından tanınmamasına sebep olmaktadır. Bu sebeple çalışma Louis’nin, otobiyografik metninin, ‘tanınma’ vasıtasıyla politik söylem üretme potansiyeline dikkat çekmeyi de amaçlar. Louis’nin sesini duyurma istencinin temelini bedenin sosyolojisi, bellek ve tanınma arzusunun oluşturduğunu öne sürerek bu istenci disiplinlerarası bir bakışla yorumlamaya çalışır.

Keywords


This article approaches Edouard Louiss short autobiographic novel Who Killed My Father? written in 2018 and adapted into a theatre play in 2020 as a political manifest, which reveals the bond between personal and political history. In this regard study claims that autobiography as a narrative genre, should be perceived in consideration of personal and collective memory. Autobiographies are accepted as realities shaped by the narrator’s memory. Maurice Halbwachs’s Collective Memory theory claims that personal memory links to micro and macro groups’ memories surrounds it. According to Halbwachs, person hasn’t got the control of his own memories. Because it is impossible to think separately from those groups. Study tries to present the transition of the body into a political object based on the Body Sociology theory of S. Bryan Turner grounded Foucaults approaches. Because it is a fact that people can’t live their free from the government’s political decisions. People turned into object-bodies. Thus governments cause the privileged classes don’t recognize ‘the others’ by marginalizing  minorities, LGBTQ, and  immigrants  and criminals. In this terms, the article claims that Louis’s desire to raise his voice by narrating his story, is grounded body sociology, memory and the will of recognition and it analyzes this will with an interdisciplinary approach.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 207
Number of downloads 242

Share

Turkish Studies - Language and Literature
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.